Atari salonu denince aklınıza ne geliyor? Okuldan kaçarak gizlice gittiğiniz o tadına doyulmaz saatler mi? Yoksa herhangi bir oyunda zorlandığınız görülünce yanınıza yaklaşan ve
“ver burayı geçeyim” diyen kişiler mi? Sürekli jetonları kovalayan ve jetonu yutan makineleri ölümüne savunan atari salonunun sahibi amcalar mı? Benim aklıma gelen en net hatıra ise ciddi anlamda dayak yememle sonuçlanmıştı aslında. Ama merak etmeyin dayak atan yabancı değil annemdi :)
İlkokul zamanlarımdan bir gün Street Fighter 2’nin yeni geldiği dönemler. Ryu ile oyunu bitirmeye çalışıyorum kaç gündür.
Kaç jeton harcadım bir ben, bir de Ryu bilir. Son adam olan Mr. Bison’a (o zaman ismi öyleydi) çok yaklaşmışım. Ama bir taraftan saatin çok geç olduğunu biliyorum ve acele oynamaya çalışıyorum. Bir şekilde geliyorum son bölüme. Ellerim titriyor hem son bölüm heyecanından hem de eve gitmeye korkmaktan. Başıma ne geleceğimi biliyorum çünkü. Bu sırada etrafımda toplanan amansız yorumcuları saymıyorum bile. O heyecanla son raund’u kaybediyorum. Ve gidiyor oyunu bitirme şansı. Koşarak eve dönüyorum. Hava kararmış. Başta annem olmak üzere bütün mahalle beni arıyor. Düşük gözlerle annemin karşısına çıkıyorum ve…. Bundan sonrasını anlatmayayım :)
Böyle garip bir anısı vardı Streer Fighter’ın bende. Bu aslında oyunların benim hayatımda ne kadar yer edeceğinin anlaşıldığı bir andı; çünkü sonunda zavallı annem beni oyundan ayıramayacağını anlamış ve eve bir kara kutu almıştı.
Şu an sitemizde bu yazıyı okuyan 80 kuşağı her 10 okurumuzdan 8’i eminim oyunlarla bu ve buna benzer yolla tanışmıştır ve yine eminim ki onların da hayatında Street Fighter’ın yeri bir ayrıdır. Tam bir efsanedir Street Fighter. İlk versiyonu 1987 yılında çıktı, ama zor oynanabilirliğinden dolayı çok fazla ilgi görmedi. Fakat 2. oyun olan Street Fighter 2, 1992’de çıktığında tam bir fenomen oldu. Ciddi anlamda Capcom’a köşeyi döndüren oyundur aynı zamanda. Demin bahsettiğimiz atari salonlarında kuyruklar oluşurdu önünde.
Serinin ilk oyunu çıktığı günden bu yana tam 23 sene geçti. O günden bu yana bir çok şey değişti oyun dünyasında ve tabi ki Street Fighter’da da. Onlarca versiyonu çıktı. Oyun dünyası next-gen’e transfer olduğunda Street Fighter’da 3. boyuta adım attı.
Geçtiğimiz yıl Şubat ayında çıkan Street Fighter 4 olumlu yorumlar aldı ve nispeten başarısını tekrarladı. Geçtiğimiz günlerde ise Capcom 4. oyunu için bir super versiyonunu duyurdu. Üstelik biz daha normal’inin tadını yeni yeni çıkarıyorken. Yine de bu versiyonda bizi çok daha fazla ilgilendiren bir şey var. Street Fighter tarihinde ilk kez bu versiyonda bir Türk karakter göreceğiz. Bizde Aral İthalat’ın özel daveti ile yeni oyunumuzun Preview versiyonunu deneme şansı bulduk ve gördüklerimizi sizlere aktarmaya çalışacağız.
Yeni oyunumuz normal versiyonundan farklı olarak 10 yeni karakter ve 16 farklı arena ile geri geliyor. Seriye yeni giren karakterler arasında bizim odak noktamız ise oyuna yeni giren Hakan adlı Türk karakter olacak. Biz de onu seçerek giriyoruz oyunumuza.
Grafik olarak normal versiyonundan çok fazla farkı yok SSF4’ün. Biraz daha renklendirilmiş ortamlar ve detaylandırılmış karakterler harici dikkat çekici bir şey yok demek doğru olacaktır sanırım. Zaten oldukça güzel grafikleri vardı 4. oyunun. Üstüne birazcık daha detay gelince çok daha iyi görünür olmuş. Oynanabilirlik de yine hemen hemen bir önceki oyunla aynı. Yani önceki oyunda sıkıntı olmayan alanlarda yine sıkıntı olmayacak. Ama burada değinmemiz gereken nokta şu SF4’te tanıştığımız revenge özelliği seviyesi arttırılmış olarak karşımıza çıkıyor.
Oldukça ilginç bir özellikti revenge, sürekli dayak yiyenlere karşılık verme şansı veriyordu ve oyunu ilginçleştiriyordu. Bunun 3. seviyeye taşınması gerçekten çok daha renkli hale getirmiş oyunu.
Biz biraz bizi ilgilendiren kısım olan Hakan karakterine değinelim. Hakan ilk görünüşte hiç Türk’e benzemeyen, deri rengi ile Hintlileri andıran, ama bıyığı ve hareketleri ile Osmanlı olduğunu belli eden bir karakter. Kendisi bir yağlı güreşçi. Oyuna uygun olarak abartılmış durumda bu yağ olayı, Hakan sürekli kendini yağlıyor, litrelerce yağ harcıyor. Basit atakları arasında Osmanlı tokadı diyebileceğimiz yukarıdan savurduğu çok güçlü bir yumruğu, yerden kayarak geldiği bir tekmesi var.
Hakan'ın özel hareketleri genelde yağ üzerine kurulmuş. Mesela rakibini yakalayıp sıkıştırıyor ve sonra vücudundan kaydırarak yere atıyor. Süper kombosu da kendini baştan aşağıya yağlayıp tüm alanda kayarak rakibine ciddi hasar verdiği bir kombo. Kazandığı güreşlerin sonunda
“i say turkish wrestling rules” demesi de cabası. Yani kısacası Capcom bizim yağlı güreşçilerimizden esinlenmiş ve bunu daha çok Osmanlı edasıyla sunmuş. Tip olarak bize çok sıcak gelmese de yaptıkları ile bizi andıran bir isim. Eee sonuçta adı da Hakan.
Diğer yeni karakterlerimiz arasında Juri harici dikkat çok fazla dikkat çeken birileri yok. Juri ise Seth için çalışan Asyalı bir karakter. Çok ilginç komboları var ve oynaması zevkli bir karakter. SSF4 karakter bolluğu açısından çok iyi durumda. Eğer her adamla oyunu bitirmeyi sevenlerdenseniz uzun bir yolculuğa hazır olun. Diğer dikkat çeken oyun unsuru da araba parçalamada yaşanıyor. Eskiler bilirler bir SF klasiği olan bonus bölüm vardır. Bir otoparkta gri renkli bir araba parçalarız. Bu olay uzun zamandır konmuyordu seriye. Bu oyunla birlikte yine aynı zevki yaşayabileceğiz.
Kısaca bir toparlamak gerekirse zaten çok başarılı olan bir oyun olan Street Fighter 4 ilgi çeken yeni karakterler, güzel tasarlanmış yeni mekanlar ve tam olarak bizden olduğuna inanmasak da bir Türk karakter ile geri dönüyor. Super Street Fighter 4 oynaması çok zevkli olan dövüş oyunları arasında yerini yine alacak bir oyun. Özellikle çok oyunculu ortamlarda büyük ilgi göreceğini düşünüyorum. Arcade salonlarındaki eğlencenin evimize taşınacağını söyleyebilirim. Özellikle online olarak başında uzun saatler geçireceğimiz bir oyun geliyor. Tek yapmamız gereken Nisan ayına kadar beklememek olacak.