Dreamcast, Playstation 1 veya Arcade salonlarında bölüm atlayarak ilerlediğimiz dövüş oyunlarını hatırlayacak yaştaysanız, bu oyunları oynamanın ne kadar eğlenceli olduğunu bilirsiniz. Bu oyunlar belki çok yüzeysel ve zaman geçirmeye yönelik yapımlardı, ama amaca uygun hizmet ettikleri kesindi. Arkadaşlarınızla veya tek başınıza el becerinizi kullanıp, çok yorulmadan sadece eğlenmek o zamanlar çok zevkliydi. Şimdi ise bu tür oyunlar çok fazla kabul görmüyor. Xbox Live veya PSN gibi servislerde bile bu tarz çok fazla oyun bulunmuyor. Zamanla değişen oyuncu zevkleri bu tür oyunların da kaybolmasına neden oldu. Arcade salonlarının yeterli ilgiyi görmemesinin de bu durumda payı çok büyük, çünkü artık herkesin evinde konsollar veya PC var. Her şeye rağmen arcade salonlarının havasını veren bazı oyunlarla nadiren de olsa karşılaşma şansımız var.
Xbox 360 ve Playstation 3 için piyasaya çıkan Knights Contract da o günlerin havasını bize sunmayı başarıyor. Açıkçası hiç bir beklentim olmadan başladığım Knights Contract'ın bana nostalji yaşatıp o eski günlerdeki eğlenceyi bir nebze olsun sunması beni çok sevindirdi. Belki eski moda, ama size farklı duygular yaşatabilecek bu oyuna gelin daha yakından bakalım.
Knights Contract, Orta Çağ Avrupa'sında geçiyor, fakat herhangi bir ülke ele alınmış değil.
Tamamen kurgusal bir bölgede geçen oyun, karanlık fantezi karakterleri, büyücüler, sihir ve diğer dünyadan fırlamış yaratıkları ile adı Orta Çağ ile özdeşleşmiş bir çok düşsel öğeyi kullanıyor. Oyunun geçtiği dönemde insanların batıl inançları çok fazladır. Üstelik Kara Ölüm olarak adlandırılan Veba'nın da çok sayıda insanı öldürmesi batıl inançları daha da arttırmıştır. Veba'dan etkilenen insanlar bunun fareler nedeniyle yayıldığını değil de, cadıların büyü yapması nedeniyle Tanrı'nın kendilerini cezalandırdığını düşünmeleri cadı avının başlangıcı olur. Bir çok cadıyı yakalayan insanlar bunları halkın toplandığı bir meydanda infaz ederler.
İşte tam bu noktada oyunumuzun hikayesi de başlamış oluyor. Bir cellat olan Heinrich Hofmann, Gretchen adlı cadıyı da infaz eder; ama Gretchen de onu bu nedenle ölümsüzlükle lanetler. Yaklaşık 1000 yıl boyunca bu lanetten kurtulmak isteyen Heinrich bir çok yeri dolaşır ve sonunda infaz ettiği cadının tekrar canlanmış olduğuna şahit olur. Hikayenin çok fazla ayrıntısına girip oyunun keyfini kaçırmak niyetinde değilim; o nedenle Heinrich'in Gretchen ile lanetin kaldırılması için anlaştığını söylemekle yetineceğim. Peki Gretchen'in istediği nedir? İnsanlardan öc almak için dünyaya dönen cadıları durdurmak. O iyi kalpli bir cadıdır.
Bir anlaşma sonucunda birbirine bağlanan karakterlerimizden Gretchen bir büyücü, Heinrich ise bir şövalye
. Oyunda doğrudan Heinrich'i yönetiyoruz, ama Gretchen'in büyülerini de kısa yoldan kullanma şansına sahibiz. Heinrich'in bir ölümsüz olduğunu söylemiştik, onu oyun boyunca parçalara ayrılmış bir şekilde bile görebiliriz, ama sonunda iyileşip eski haline dönüyor. Oyunumuzun bitmesinin tek yolu ise Gretchen'in ölmesi. İşte o zaman Heinrich ölümsüzlükten kurtulma şansını yitiriyor. Bazen Heinrich ile paramparça olsanız da siz birleşene kadar Gretchen savaşmaya devam ediyor, eğer ölmezse oyuna devam ediyoruz.
İki kişilik bu macerada co-op desteği bulunmuyor. Aslında olsa fena olmazdı, yine de iki karakteri aynı anda yönetmek de zor değil, hatta eğlenceli bile.
Ortaçağ'dan kalma kasabalar, vadiler, mağaralar gibi çeşitli mekanlar arasında yolculuk ettiğimiz oyunda zombiler, korkunç görünüme sahip ağaçlar, dev kurtlar, zırhlı şövalyeler, küçük boyuttaki cadılar gibi çeşitli düşmanlara karşı mücadele ediyoruz. Düşmanlarımız gruplar halinde saldırıyor. Bazen 2-3 tanesi ile mücadele etmemiz gerekirken bazen de 10'dan fazla düşmanla karşılaşabiliyoruz. Düşmanların sayısı çok da önemli değil aslında, çünkü Heinrich çoğunu rahatlıkla paramparça etmeyi başarıyor.
Daha büyük boyutlardaki düşmanlarımızda Gretchen'in yardımına ihtiyaç duyuyoruz. Zaten Gretchen'i kullanmadan onlarla mücadele etmemiz hiç de koaly değil. Onun büyüleri düşmanları hapsediyor, bazen tek vuruşta yok ediyor, bazen de sersemletiyor. İlerleyen bölümlerde Gretchen'in güçlerini geliştirince çok daha etkili vuruşlar yapma şansınız var.
Knights Contract özel bir oyun sayılmaz. Oyun dünyasına hiç bir yenilik getirmiyor ve diğer oyunlardan çok fazla da alıntı bulunuyor, ama yine de sizi bu maceraya çeken bir şeyler var.
Oyuna başladığımda açıkçası beklediğimden de büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağımı düşündüm, hikaye iyi biçimde açıklanmıyordu ve her şey çok sıkıcı geliyordu. Daha sonra ise oyunumuz kendine geldi desem yeridir. Minukelsus ilginç bir karakter olmaya başladı, Gretchen'in kişiliği oyuna yansıdı ve hikaye de güzel biçimde anlatılmaya başlandı. Duygusal bir atmosfere bürünen hikaye etkileyici olmayı başardı, en azından beni etkilediğini söylemeliyim. Hikayeyi öğrenmek için bile oyunu devam ettirmek istedim. Tabi oynanışın da sıkıcı olduğunu söyleyemem, sadece bazen aynı şeyleri yapmak hoş olmuyor.
Yine de Devil May Cry, Dante's Inferno ve God of War gibi oyunlarda bile bu hissi kapılmak mümkün. Knights Contract'ın asıl sorunu kontrollerin ve kamera açılarının bu oyunlar kadar iyi olmaması. Komboları her zaman istediğiniz yöne doğru yapamayabiliyorsunuz ve yakınınızdaki düşmanlar bile görüş alanınızın dışına çıkabiliyor.
Kalabalık düşman topluluklarının arasında rastgele tuşlara basmaya başladığınız anlar bile olacaktır. Yine de bu türü yakından takip edenler için bu tür sorunlar yabancı gelmeyecektir.
Bu nesilde oyuncuların olmazsa olmazlarından birisi de grafikler. Bir oyunun grafiklerinin iyiyi geçtik, çok iyi olmaması onu oyuncuların gözünden düşürebiliyor. Tersine kötü bir oyun grafikleri ile büyük ilgi çekebiliyor.
Knights Contract ise grafik hayranlarına göre bir oyun değil. Özellikle oyunun başında grafikler gerçekten de oldukça kötüydü. Karlı bölümlerde ise çok daha iyi görsellerle karşılaştığımızı söylemeliyim. Özellikle kar ve su gerçekten de harika görünüyordu. Şehirlerdeki düşük kaplamalı evler ve cesetler yüksek çözünürlükteki bir Dreamcast oyununun anımsatıyordu. Boss'lar dışında düşmanlarımızın da öyle harika göründüğünü söyleyemeyeceğim.
Yıllar önce çıkmış Devil May 4 sanırım Knights Contract'tan daha iyi grafiklere sahiptir. Yalnız güzeller güzeli Gretchen ve güçlü dostumuz Heinrich'in görsel olarak oldukça başarılı olduklarını söyleyebilirim. Bosslar da ana karakterlerimiz kadar iyi görünüyor.
Grafikler üst düzey olmasa da sizi oyunun dünyasına çekecektir. Sinematikler bile grafikler gibi üst düzey değil, ama film izler gibi kendinizi kaptıracağınızı düşünüyorum.
Oyunda multiplayer modunun bulunmaması senaryo modunu daha da önemli kılıyor. Toplam 20 bölüm olan oyunda uzun bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Sürekli yeni mekanlara gitmek oyunun sürükleyiciliğini arttırıyor. Her mekan farklı olduğunu size hissettiriyor. Tabi müziklerin de bunda katkısı var.
Ortaçağ'ın atmosferini iyi bir şekilde hissettiren müzikler, bazen aynı kaliteyi yakalayamayabiliyor; ama genel olarak bu konuda sorununuz olmayacaktır. Karakterimizin seslendirmeleri de kişiliklerine uygun olarak yapılmış, özellikle Minukelsus'un seslendirmesini çok beğendim. Yine de silahlarımızı veya büyüleri kullanırken sesler çok zayıf kalmış. Boss'ların seslendirmeleri yine ana karakterlerimiz kadar iyi olsa da küçük boyuttaki düşmanların sesleri kulak tırmalayıcı.
Düşmanlara vurduğumuzda çıkan sesler de bir Arcade oyunundan çok da farklı değil. Yine de bazen karşımıza öyle rezalet seslere sahip oyunlar çıkıyor ki, Knights Contract onların yanında çok iyi görünüyor. Bu kalitedeki bir oyun için seslendirmelerin ve müziklerin yeterli olduğunu söyleyebilirim.