Çok daha büyük ve tehlikeli olan bir ırkın ortaya çıkmasıyla insanoğlu kendi arasındaki savaşa son vermiş ve bu tehlikeye karşı arayış içerisine girmiştir. Yıllardır süre gelen ve insanlığın hezimeti ile sonuçlanmak üzere olan savaş, Kral Arthur ve yuvarlak masa şovalyelerinin keşfi ile boyut değiştirir. Keşfedilen Kara Su adlı iksir sayesinde uzun bir ömür ile birlikte ölümcül yaralar bile çok kısa bir süre içerisinde iyileşmektedir. Bu iksiri kullanarak hayatta kalmayı başaran şovalyeler birliği gelişen teknoloji ve silahlarla birlikte melezlerle olan bu büyük savaşa denge getirmeyi başarır.
İşte bizde bu şovalyelerden biri olan Sir Ghalad ile bu savaşın ve komplonun ortasında buluyoruz kendimizi. Pekte şaşırtıcı olmayan bir giriş ile açılışını yapan oyun, sıradan bir başlangıca rağmen gittikçe açılan bir hikayeye sahip. Buna rağmen oyunun başında verilmesi gereken bazı önemli detaylar hikayeye parça parça serpiştirilmiş.
Victoria döneminde geçen The Order 1886 bu dönemin tüm ihtişamını gözler önüne seriyor. Sanayi devrimiyle kendini gösteren zengin fakir ayrımı her ne kadar hikayeye gerektiği kadar vurgu yapamasa da işin içine isyancıların girmesi, aslında olayın bambaşka bir boyuta taşınacağını daha başından belli ediyor. Bu durum hikayedeki açığı ortaya çıkarsa da dönemin güzelliğine kendinizi kaptırıyorsunuz. Bacalardan tüten duman, o puslu ve karanlık İngiltere havası atmosferi sağlamlaştıran detaylardan sadece birkaçı.
Kısacası sinematik bir oyun sunmaya çalışan yapım ekibi en azından görsel anlamda bunu başarmış. Karakter detayları, mimikleri ya da oyun alanındaki yüksek dokular her anlamda emek kokuyor. Dahası irili ufaklı detaylarda gizli. Her ne kadar bölüm tasarımları oynanışa gerekli etkiyi yapamasa da dolu dolu bir çevreyle karşılaşıyorsunuz. Her köşesinden detay fırlayan bir oyun alanı mevcut. Yansımalar ya da alalede geçtiğiniz mekanlarda, belkide görmeyeceğiniz detaylar üzerinde bile bu kadar uğraşılması takdire şayan..
Bu güzelliğe rağmen oyunda çevreyle etkileşim belli bir kalıp üzerine oturtulmuş durumda. Çatışma çıkması planlanan bölgelerde çevre dinamikleri parçalara ayrılırken normal anlarda aynı geri dönüşle karşılaşmıyorsunuz. Bu da ister istemez büyük bir hayal kırıklığını beraberinde getiriyor.
TPS kamera açısına sahip olan The Order 1886, QTE ve siper sistemi üzerine odaklanan bir oynanışa sahip. Oyun boyunca sık sık sinematik sahnelerle kesilen bu oynanış beklediğiniz etkiyi tam olarak yaratamıyor. Bunun ilk nedeni oyunun oldukça kısa olması. Ara sahnelerle birlikte 6-7 saatlik bir ömrü olan yapım, malesef tekrar oynamanızı gerektirecek en ufak bir detay dahi barındırmıyor. Doğal olarak zaten kısa olan bu oynanış anları çok fazla QTE ya da sinematik ile kesilmiş durumda. Öyle ki bazen karakteri siz mi kontrol ediyorsunuz yoksa çoktan bir ara sahneye mi geçiş yaptınız farkedemiyorsunuz.
Oyun boyunca genelde yanınızda bir yoldaşınızla ilerliyorsunuz. Düşman yapay zekası en azından kalabalık anlarda sizi zorlayan bir dinamiğe sahip. Yanınızda bulunan yoldaşınız ise yapay zekadan nasibini alamamış. Siz canınız pahasına ordan oraya koşuştururken yanından geçen mermilere aldırış etmiyor ya da o kadar mühimmat harcamasına rağmen işiniz düzgün yapamıyor...
The Order'ın güzel olan yanlarından birisi günümüz dünyası ve olaylarından esinlenen alternatif bir evrende geçiyor olması. Bu bağlamda gerçek unsurlar göz ardı edilmeden mümkün olduğunca hayal gücünün ufak dokunuşlarına sahip. Hal böyle olunca günümüz dünyasında tarihin tozlu yaprakları arasında kendine önemli bir yer edinen gerçekler The Order dünyasında da kendine yer bulmuş. Alternatif akım başta olmak üzere keşifleriyle dünyamıza önemli izler bırakan Tesla'da bu gerçeklerden biri olarak oyunda yer alıyor. Edison'la olan rekabetine de dem vurulan yapımda Tesla'nın elinden çıkan icat ve silahları kullanıyoruz. Zaten çatışmaların keyif veren en önemli unsuru yenilikçi silahlarda. Özellikle Termit silahını kullanmak gerçekten çok keyifli.
Türkçe altyazılı olarak çıkış yapan The Order 1886, diyalog ve seslendirme yönünden bekleneni kesinlikle veriyor. Karakterler arasında yaşanan diyaloglar, verilen duygu ve vurgular hikaye sunumunu kuvvetlendirmiş. Oyunun bu yönü de güçlü olunca oynanış bu gibi unsurlar altında doğal olarak eziliyor.
Sonuç olarak The Order 1886, Casuel aksiyon oyuncularını memnun edecek bir yapıya sahip. Ama hem senaryo hemde oynanış derinliği arayan oyun severler büyük bir hayal kırıklığı yaşayabilir. Açıkçası ben The Order 1886'yı oynarken çoğu noktada üzüldüm. Çünkü eldeki malzeme ve tasarımlar çok çizgisel ve yüzeysel bir oynanış sonucunda heba edilmiş.