Limbo

   Oyun dünyası bizleri hangi maceraların içine süreklemedi ki! Gizemli kayıp hazinelerin peşine düştük, birincil kişi görüş açısıyla dünyanın yok oluşunu önledik ya da futbol sahasında yer alarak takımımıza kupaları kazandırdık. Daha bunlar gibi yüzlerce örnek verilebilir. Her dönem karşımıza çıkan bu yapımlar, şaşalı grafikleri, harika ses efektleri, ilginç ve sürekleyici konuları ile aslından bir birinin kopyası bir döngünün içersine de, bizleri sokmuyor değil. Bu tarz oyunları pastaya benzetmek gerekirse, kimini çilekli, kimini çıkolatalı, kimini ise karamelli diye sınıflayabiliriz. Bir de arada sırada pasta sınıfına girmeyen, kendine has bir tarzı ve çizgisi olan oyunlar çıkar karşımıza, tıpkı şimdi incelememizin konusunu oluşturan Limbo gibi...
   Bağımsız oyun yapımcısı PlayDead’ın imzasını taşıyan Limbo, bizi hayatla ölüm arasında sıkışıp kalmış siyah beyaz bir evrene götürüyor. Normalde oyunlara girdiğimizde alışıla gelmiş bir biçimde hikaye sunumu ile karşılaşır ve amacımızın ne olduğu öğreniriz.Fakat Limbo farklı çizgisine paralel bir biçimde konu ve ilerleyiş hakkında tek bir detay vermeden başlangıcını yapıyor. Oyunun başında, kapkaranlık ormanın zeminine sırt üstü uzanmış olan karakterimizi görüyoruz. Elmas gibi parlayan gözleri dışında başka hiçbir belirgin özelliği olmayan karakterimiz, sırt üstü uzandığı yerden kalkarak kontrolümüze geçiyor. Konu hakkında herhangi bir bilgi ile karşılaşmıyor olsak da, amacımızın karanlık gölgelerin arasında bizi bekleyen engelleri ve düşmanları aşıp, çıkışa doğru ulaşmak olduğunu anlıyoruz.

   Yazının girişinde bahsettiğim “kendine has” vurgusunu Limbo’ya girer girmez hissediyorsunuz. Ekranda ne bir can barı, ne de gitmemiz gereken yönü gösteren bir harita var. Sadece yolun bizi süreklediği yöne doğru ilerleyip, karşımıza çıkan engelleri aşmaya çalışıyoruz. Bu işlemi yaparken de, karışık tuş kombinasyonlarına ihtiyacımız yok. Zaten yön tuşları dışında, topu topu kullanabileceğimiz 2 farklı tuşa sahibiz. Bunlardan biri zıplamamızı sağlayan A tuşu, diğeri ise itip çekme ve aktivasyon işlemlerini yerine getiren B tuşumuz. Bu tuşlar dışında karakteri kontrol etmek için herhangi bir alternatifimiz bulunmuyor, zaten pek de ihtiyaç duyduğumuzu söyleyemem.
  Limbo ağırlıklı olarak platform öğeleri ile bezenmiş olsa da, zaman zaman karşımıza çıkan bulmacalar, oyunun seyrine ayrı bir keyif katıyor. Çözülmeyi bekleyen birçok bulmacanın iç içe geçtiği karışık puzzlar ile uğraşırken, zorlanacağınızı söylemeliyim. İlerleyişimiz esnasında herhangi bir silah ya da özel güç kullanmıyoruz. Silah alternatifini yok eden yapımcı, bunun yerine oyuncuya aklını kullanarak düşmanları etkisiz hale getirme şansını sunmuş. Yerde sizi yok etmek için kurulmuş olan bir kapanı, akıllı bir şekilde kullanarak dev bir örümceği yok edebileceğimiz gibi dev pres makinaları altına, sizi öldürmek için kovalayan gölgeleri sürekleyerek, ezilmelerini sağlayabilirsiniz. Kısacası Limbo’da düşmanı kendi silahları ile vurmalısınız.

  Siyah beyaz bir oyunda mekanların ne kadar önemi olur demeyin. Oyun boyunca orman, şehir ve terk edilmiş fabriklara yolculuk ediyoruz. Bölümler içersinde yer alan mekana özel engeller sayesinde, her bir mekanın birbirinden farklı bir yapıya sahip olması sağlanmış. Terk edilmiş fabrika içersinde dev testerelerinin gazabına uğramaktan kaçarken, şehirli bölümler de ise elektirik kaçağı bulunan tabelalar arasından sıyrılmaya çabalıyoruz. Sanatsal yönü kuvvetli olan bölüm tasarımları ayrıca içerdiği bu tarz yapısal farklılıklar sayesinde de oyunun tekrara düşmesini engellemiş.
Editör Notu: Editörün Seçimi.
9,0 Puan EDİTÖRÜN PUANI
Kullanıcı Puanı

0

Sizin Oyunuz:
Oyunun Künyesi
Limbo Platformlar: Geliştirici: PlayDead Dağıtıcısı: PlayDead Tür: Puzzle Çıkış Tarihi: 21 Temmuz 2010
Künyenin Tamamını Görüntüle Yorumlar 34 Forumda Görüntüle
Yorum Yaz Forum Arayüzünde Yanıtla

Aşağıdaki formu kullanarak yorum yapabilirsiniz..

Üyelik Durumu Üyeyim Üye Değilim E-posta