1994’ten bu yana hayatımızda yer eden, kimi oyunlarıyla çok ses getirse de bazılarıyla eleştiri oklarına maruz kalan Need For Speed serisi son dönemde bazı büyük yapımlarda olduğu gibi reboot haliyle, ilk oyunda olduğu gibi Need For Speed ismiyle tekrar karşımıza çıkıyor. İsmi duyurulmadan önceki tanıtım videolarında yer alan modifikasyon seçenekleriyle “Acaba Underground 3 mü geliyor?” sorularını gündeme getiren yeni Need For Speed bizlere neler sunuyor dersiniz? Gelin hep birlikte görelim.
Öncelikle Need For Speed, serinin yalnızca yeni nesil için geliştirilen ilk oyunu. Bunu oyunun grafiklerinden ve görsel paletinden anlamakta mümkün. Tıpkı Underground serisinde olduğu gibi gece-gece döngüsü mevcut. Yani oyun alanında en fazla şafak söker gibi bir aydınlık olduktan sonra tekrar karanlığa bürünüyor. Tabi ışıklandırmaların muazzam oluşu görselliği ve oyun atmosferini yukarılara taşıyan önemli bir etmen. Bunun yanında oynadığımız süre içerisinde hiç bir frame düşüşü olmaması optimizasyon konusunda başarılı bir oyunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Ayrıca oyun alanında sürekli bir yağmur hakim. Hatta köprülerin içinde bile. Ara ara bu yağmur dinse de çok geçmeden tekrar başlıyor.
Oyunun geçtiği Ventura Bay haritası ise köprülerle birbirine bağlanan 3 ana bölgenin oluşturduğu bir yapıya sahip. Bu tarz bir oyun için kesinlikle çok büyük değil. Ama çok da küçük bir harita olduğunu söyleyemeyiz. Burada gözümüze batan bir nokta var ki Ventura Bay’in neredeyse bir hayalet şehir olması. Yani gerek sokaklarda gerek kara yolları ve köprülerde hiç bir zaman trafik olmuyor. Trafiği geçin tek tük araba görüyoruz. Bunu gece olmasına da bağlayabiliriz ama az da olsa şehirde insanların varlığını hissettirecek detaylar olsaydı oyun alanını daha canlı kılabilirdi. Bu haliyle biraz sanki restoran kapatır gibi şehri kapattırmışız izlenimi veriyor. Arada bir polislerle münakaşaya girmesek şehirde insan sesine hasret kalacaktık.
Sesler demişken, müziklerin arka fonu destekleyici şarkılardan seçildiğini söyleyebiliriz. Oyun alanında genelde tını olarak duyduğunuz müzikler atmosfere katkı yapmanın haricinde çok fazla ön planda değiller. Araç sesleri önceki Need For Speed oyunlarıyla benzer bir yapıda.
Oyunun araç listesine baktığımızda 2016 model BMW M2 Coupe’den 70’lerin Wolksvagen’lerine kadar geniş bir yelpaze var ama bu yelpazede ki araç sayısı herhangi bir Need For Speed oyunu kadar. Burada ilk olarak düşündüğüm neden Bugatti veya Koenigsegg gibi markaların über seviyedeki araçlarının olmayışıydı. Ancak ekibimizi, takıldığımız ortamları ve sokak yarışları temasını da düşününce bu tarz araçlar bu ortamlar için fazla elit kalıyor.
Sürüş kameralarına baktığımızda ise serisinin daha önceki pek çok arcade oyununda olduğu gibi araç içi kamera bulunmuyor. Ayrıca tanıtım videolarında kimilerince eleştirilen virajlarda aracın yanına doğru kayan kamera açısı opsiyonel şekilde sunulmuş. Yani isterseniz aynı mesafeden ama bu özelliğin olmadığı kamera açısını da kullanabilirsiniz.
Yeni Need For Speed’i öne çıkaran unsurlardan bir diğeri de modifikasyon seçenekleri. Yüzlerce çeşit şekil, çıkarma, logo, harf ve bayrakları aracın görünen her noktasına istediğiniz gibi yerleştirebiliyorsunuz. Bunların boyutunu ve yönünü dilediğiniz gibi ayarlayabildiğiniz için hayal gücünüzün el verdiği noktaya kadar aracınızı şekillendirebilirsiniz. Modifikasyona meraklı olan oyuncular güzel bir tasarım çıkarma uğruna saatlerini bu işe ayırabilirler. Ayrıca yan aynalardan, jantlara, farlardan, spoilerlara pek çok noktada değişiklikler yapabiliyorsunuz.
Tabi modifiye seçenekleri sadece aracın dışıyla bitmiyor. Aracın içindeki pek çok parçayı geliştirme imkanınız bulunmakta. Bu geliştirmeleri yaparken hangi özelliğe ne şekilde katkı yaptığını da detaylı bir şekilde görebiliyorsunuz ve değiştirebileceğiniz pek çok parça mevcut. Ayrıca aracın yol tutuş hassasiyeti üzerinde de ince ayarlar yapmanız mümkün. Dilerseniz yol tutuşu daha yüksek bir araçla hıza önem verebilir veya hayalinizdeki drift aracıyla yeni Ken Block siz olabilirsiniz.
Gerek araç içi gerek araç dışıyla beraber arcade yapıda bir oyun için oldukça detaylı bir içeriğin olması pek çok oyuncuyu memnun edecektir. Ayrıca tüm bunların ışığında modifikasyonun Need For Speed serilerindeki en kapsamlı haline ulaştığını söyleyebiliriz. Tabi bazı özelleştirmeleri yapabilmek için belirli bir deneyim seviyesine ulaşmanız gerekiyor. Oyun içi yarışlarda sizden beklenenleri yerine getirerek deneyim puanı ve para kazanabilirsiniz. Deneyim puanlarınızla yeni içerikler açabilir paranızla bu içerikleri aracınıza monte edebilir veya kendinize yeni arabalar alabilirsiniz. Bu arada bir kere tamamladığınız yarışa tekrar dönemediğinizi hatırlatalım. Yarışı tekrar yapmak için tek seçeneğiniz henüz yarış bitmeden menüye gelip tekrar etmek. Bir kere bitirdikten sonra o yarışa tekrar dönemiyorsunuz. Ayrıca dilerseniz yarış alanına kendi çabanızla gitmek yerine teleport seçeneğini de kullanabilirsiniz.
Peki bu kadar araç içi değişikliğin oyun alanına etkisi ne ölçüde derseniz kendini hissettirecek kadar. Oyun her ne kadar arcade yapıda olsa da Underground oyunlarında olduğu gibi duvarlara sürte sürte viraj alma gibi bir durum yok. Çok süratli giderken gerçekleşen ufak bir çarpma büyük bir denge kaybına yol açabiliyor. Bu yönüyle oyunun arcade yapıyı korurken bazı noktalarda araç fiziğine biraz daha gerçekçi yaklaştığını söyleyebiliriz.
Modlara baktığımızda ise oyun içi menüde günlük etkinlikleri ve hikaye modunu görüyoruz. Ayrıca henüz etkin olmayan bazı bölmeler mevcut. Buralara ne gibi yeniliklerin geleceği henüz belli değil. Ama oyunun genel itibariyle tamamen hikaye modu içine yerleştirildiğini söyleyebiliriz. Buna online özelliklerde dahil.
İşte bu sebeple gelen sürekli internete bağlı olma durumu pek çok oyuncunun tepkisini çekiyor. Eğer ki konsolunuzun internet özelliklerinden yararlanmaya yönelik abonelik sistemlerine üye değilseniz hikaye moduna girmek istediğinizde oyun sizi otomatik olarak bununla ilgili sayfaya yönlendiriyor. Bunu iptal ettiğiniz zaman hikaye moduna girebiliyorsunuz ama online özellikleri kullanamıyorsunuz. Peki neden böyle bir zorunluluk var? Çünkü oyun alanında başka oyuncularda dolaşıyor. Yani tek kişilik gibi oynadığınız hikaye modunu aslında EA sunucuları üzerinde oynuyorsunuz ve oyun alanında sizin gibi oyuncular var. Onlarda bir yandan hikaye modunda ilerlerken sizle denk gelebiliyorlar. Bu durumda dilerseniz onlara farklı yarış türlerinde davet atabiliyorsunuz. Hal böyle olunca oyunu durdurma gibi bir seçeneğiniz de bulunmuyor. Yani yarışın ortasında “Pause” deseniz bile yarış devam ediyor ve aracınız yavaşlayarak duruyor. Bu durumun pek çok oyuncu tarafından hoş karşılanmadığı açık. Belki diğer oyuncularla etkileşim daha üst düzeyde olsa ve ilerleyiş açısından önem arz etse bu olaya müsamaha gösterilebilirdi ama öyle bir durumda olmayınca oyunun bu yönü sevenleri tarafından bile hoş karşılanmayan bir özellik olarak akıllarda yer edecek gibi.
Dediğimiz gibi her şey hikaye modunun içine entegre edilmiş. Hikaye modu ise fazlasıyla ara sahnelerle süslenmiş. Kendimizi bir anda içinde bulduğumuz bu dünyada her şey hızlıca gelişiyor ve ekibin bir parçası oluyoruz. Bundan sonrasında neler yapabileceğimiz ise bizim elimizde. Kendinizi geliştirebileceğiniz 5 farklı yön ve bu alanlarda ikon haline gelmiş gerçek hayatta da ismini duyurmuş 5 isim mevcut. Yarışlarda gösterdiğiniz performansla bu isimlerin dikkatini çekmeye ve ortamlarda isminizi duyurmaya çalışıyorsunuz. Bu 5 farklı yön ise sırasıyla Speed, Style, Build, Crew ve Outlaw. Ayrıca ekibimizdeki isimlerde bu alanlardan birine ağırlık veren ve o yönde gelişimimize katkı sağlayan, yarışlar ayarlayan kişiler. Örneğin Spike Speed yarışlarıyla ilgilenirken, Manu Drift yarışlarıyla karşımıza çıkıyor, Robyn zamana karşı yarışların içindeyken, Amy araç içi düzenlemelerle yani işin Build kısmıyla ilgileniyor. Onlarla gittiğiniz yarışlarda bu özellikleriniz üzerine aşama kaydedebiliyorsunuz. Bu isimler ve onların olduğu yarış türleri harita üzerinde farklı renklerle sembolize edilmiş. Tıpkı Underground oyunlarında farklı yarış türlerinin farklı renklerde olduğu gibi.
Yine hikaye modu üzerinden devam edecek olursak karakterlerin bizimle iletişime geçtiği pek çok ara sahne mevcut. Genelde hep aynı 3-5 mekan içerisinde geçen bu sahnelerde ilerleyişimize ve ekip içi konulara dair diyaloglar geçiyor. Bu arada bir kaç isim hariç çoğunun pek fazla bir oyunculuk geçmişi yok. En önemli örnek olarak daha önce Game of Thrones dizisinde Waif karakterine hayat veren tamirci kızımız Amy’yi gösterebiliriz. Peki bu bilgiler ne işimize yarayacak dediğinizi duyar gibiyim. Ara sahnelerin oyunculuk olarak bekleneni veremediğini söylemek gerek. Bazı karakterlerin yapmacık hareketleri ve tavırları göze batıyor veya konu ne olursa olsun senaryo boyunca aynı hal ve hareketlerle tepki gösteren bir karakter kendini tekrara sokabiliyor. Bu da sizi oyunun içine çekme noktasında dezavantaj oluşturuyor.
Yarış türlerinin harita üzerinde farklı renklerle belirtilmesi, gece-gece döngüsü ve detaylı modifikasyon içeriğiyle isim olarak olmasa da yeni Need For Speed için Underground serisinin ruhani devam oyunu diyebiliriz. Yani bu içeriklerle beraber oyun Underground 3 ismiyle çıksaydı eminim ki kimse yadırgamazdı. Oyun türü seven ve eski Need For Speed havasını özleyen oyuncuları tatmin edecek içeriğe sahip ama bunun yanında zorunlu internet bağlantısı gibi eleştirilecek yanları da var. Yine de Electronic Arts’ın her yıl yeni bir oyun çıkarma politikasını bozması ve Need For Speed için ücretsiz DLC’ler yayınlayacak olması EA kanadında bazı gelişmelerin sinyali gibi gözüküyor.
Yeni nesilde arcade yarış oyunu konusundaki kıtlığıda göz önünde bulundurarak geçmişte bu seriye sempati duymuş tüm oyunculara yeni Need For Speed’i tavsiye ediyorum. Herkese iyi oyunlar.