Video oyun kavramı genelde erkek çocuklarıyla / erkeklerle bağdaştırılır. Diğer istisnalar dışında neden kızlar oyun dünyasından böylesine uzak kalmıştır ? Bunun sebebini “kadınları anlamak zordur” kalıbının altında mı aramalıyız? Çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu oyun geliştirme ekiplerinde mi? Cevap vermesi güç… Şimdilik bir tek bilinen var ki; en janjanlı kafa koparma komboları, en gerçekçi araba sürme deneyimi veya orta dünyada kahraman olma vaatleriyle aklı çelinen erkek oyuncunun zihniyetine nazaran; bayan oyuncuları ancak zarafet ve güzellikle kandırabilirsiniz.
Benim bu konuda en çok tuhafıma giden endüstriyel hareket; bayan oyuncuları çekmek adına “
konsolu pembeye boyamak”. Bu gerçektende oyun tutkunu olan dişi hardcore oyuncuları etkileyebilir ancak hayatında hiç oyun oynamamış birini etkilemek için sadece renk değişimi; futboldan da pek hazzetmeyen bir bayana pembe şortla top koşturan futbolcuları izletmek gibi olmuyor mu ?
Nintendo, oyun sektörünün bu uyuyan kesimini hem Nintendo DS hemde Wii ile keşfetti. Ödülünü ise satış rakamlarındaki tatminkâr sonuçlarla almaya devam ediyor. Beyin egzersizleri, spor - fitness oyunları ve hayvan besleme simülasyonları derken (aslında buda göreceli bir oyun) Nintendo; kadınların giyim tarzlarına olan düşkünlüğü, modaya merakı ve alışveriş çılgınlıklarını bir araya getirerek oyun dünyasına Style Boutique’i kazandırıyor. Siz bu kadar kısa bir açıklama ile oyunu sunduğuma bakmayın.
Style Boutique, bir Nintendo DS kartuşundan beklenmeyecek geniş içerik, detay, yapılabilecek pek çok gerçekçi öğe ve fikirlerle karşımıza çıkıyor. Bayanlara özel hazırlanmış bu oyunu incelemeye geçmeden oyunlarla pekte haşır neşir olmayan bayan oyuncular bulmalıydım.
Etrafımda tanıdığım kızlara oynatıp, onlardan aldığım fikirlerle size farklı bir inceleme sunacaktım ki; bilhassa bayanların ilgisini çekmek için yapılmış böylesine geniş içerikli bir oyunu ancak onların gözünden, yine bu oyunla ilgilenecek olan oyunculara aktarabilirdim. O kısma geçmeden, Style Boutiqe’in genel duruşu hakkında zatıâliniz benimle birlikte alışveriş merkezi kokan bir tura çıkacaksınız.
Nintendo DS’imizi bir kitap gibi yan tutarak oynadığımız Style Boutique bizi cıvıl cıvıl bir açılış ekranıyla karşılıyor. Ana menü moda dergisi tadında hazırlanmış. Alıştığımız 3 boş kayıt kutusunun yerine bizi tek bir başlangıç noktası bekliyor. Bu aslında oyunun ne kadar geniş olduğunun ilk belirtilerinden birisi. Style Boutiqe’te ki hayatımıza bir giyim mağazasının ( Primavera ) çalışanı olarak başlıyoruz. Her oyunda olduğu gibi yapımın ilk bölümleri tamamıyla oyunun genel mantığı ve kontrol şemasının oyuncuya tanıtılmasıyla geçiyor. Patroniçemiz Grace bu safhada bize karşı hayli yufka yürekli ve yardımsever oluyor. Bir giyim mağazası çalışanı olarak işimiz belli;
müşterileri zevkleri doğrultusunda kıyafetlere yönlendirerek hem onları tatmin etmek hem de kasamızı doldurmak. Oyuncuların zorlanmaması adına oyunun bu ilk adımları yavaş yavaş atılıyor ve bizleri pekte zorlamayacak kaprissiz müşterilerle ilgileniyoruz. Her başarılı müşterinin ardından namımız bizimle birlikte yürüyor ve temelinde bir hikaye ile işleyen Style Boutique’te bir süre sonra kendi dükkanımıza sahip oluyor, oyuna da tam anlamıyla bu anda başlıyoruz.
Gizemli ve yakışıklı patronunuzla tanışmanız ve satış kabiliyetinizin artmasının ardından artık sizde bir butik sahibisiniz. Tamda herşey monotonlaşmaya başlamışken kendinizi gerçek anlamda bir moda dünyası içerisinde buluyorsunuz.
Sahip olduğunuz giyim mağazasının adından iç tasarımına, içeride çalacak olan müziğe, vitrinde butiğinizin imajını yansıtacak olan cansız mankenlerin ne giyeceğine, stoklarda hangi ürünlerin bulundurulacağına ve bunun gibi mağaza ihtiyaçlarının hepsinden siz sorumlusunuz. Bir oyuncu olarak Style Boutique’te dikkati çekmek istediğim en önemli noktalardan birisi oyun için oluşturulmuş olan gerçekçi içerik. Oyuna özel hazırlanmış 16 farklı giyim markası ve bununla birlikte gelen binlerce farklı ürün, farklı giyim şekilleri, sürekli değişen moda akımları; buda ortaya muazzam genişlikte bir ürün yelpazesi ( BİNLERCE), birbirinden farklı müşteriler ortaya çıkarıyor.
Evet, birbirinden farklı müşteriler. Kimisi punkçıdır, saçına yakışanı ister; kimisi durgundur, sade bişeyler ister; kimisi Masquerade markasının hastasıdır, ille de o olsun der; kimisi için renk uyumu çok önemlidir; kimisi erkek arkadaşını etkileyecek yeni bir bakış açısı arıyordur; kimisi ise cebindeki paraya uygun birşeyler… Ortak noktaları; hepsi kadın ve onları memnun ettikçe ismimiz şehirde daha da yankılanacak!
Ekmek teknemizden içeri müşteri girdiğinde zilli bir kapı açılıp kapanıyormuş efekti duyuyoruz. Dokunmatik ekranda beliren müşterilerden herhangi birine dokunarak kendisi ile özel olarak ilgileniyoruz. Eğer ekrandaki müşterinin adı varsa, bilin ki mağazanıza daha önce gelmiş ve memnun kalmış birisi, değilse mağazanızı yeni keşfetmiş bir alışveriş canavarı. Bu müşteri bazen şehrin en zengini ve giyimine çok önem verenide olabiliyor; sizin modayı ne kadar yakından takip ettiğinizi bir yerlerden duyup gelmiş olan birileride. Zaten müşteri ile özel ilgilenmeye başladığınızda, hem sohbet esnasında hem de sol ekranda beliren müşteri profilinde yer alan bilgiler ışığında kendisi hakkında az-çok bir bilgi sahibi oluyoruz. Müşteri isteğini belirttikten sonra bizde stoklarımızda tuttuğumuz ürünlerden onun için en uygun olanını arıyoruz. Dokunmatik ekran aracılığıyla ürün katalogumuzu kurcalarken, sol tarafta kalan ekranda sanal manken üzerinde seçtiğimiz ürünü görebiliyor ve böylece müşteri üzerinde nasıl duracağını az çok tahmin edebiliyoruz.
Müşteriyi seçim sırasında göremiyor olmak bazen sıkıntıya sebep olsa da; ürünleri markası, türü, tarzı, tasarımı, rengi gibi pek çok kategori dâhilinde listeleyen oyun menüsü size aradığınızı bulmanız konusunda büyük kolaylık sağlıyor.
Uyumlu olduğunu düşündüğünüz ürünü seçtikten sonra karşımıza 2 seçenek çıkıyor; dilerseniz “
Şuna bir bakın” seçeneğini seçerek müşterinin memnun kalmamasına karşın 2 kez daha farklı ürünler sunabilir veya kendinize çok güveniyorsanız “
Bunu dene!” seçeneği ile geri dönüşü olmayan bir yola girersiniz. Ürün demekte ısrar ediyorum çünkü binlerce ürün arasında sadece kıyafetler değil çorap, ayakkabı( her türlüsü) ve gözlük gibi aksesuarlarda mağazamızda bulunuyor. Eğer müşteri ürünü beğendiyse, gerçektende mağazalardan görmeye alışık olduğumuz o enteresan kadın triplerine hazırlıklı olun.
Müşterileri memnun etmek ve mağazanızın tirajını artırmak için sadece çok iyi bir gözlemci olmanız yetmez. Sürekli güncellenen moda derginizden ve modacı arkadaşlarınız aracılığıyla modayı yakından takipte olmalı, son gözde ürünleri analiz etmeli ve şehrin toptancısına uğrayarak mağazanızın sermayesini akıllıca kullanacağınız seçimler yapmanız gerekiyor(aman indirimdeki ürünleri kaçırmayın, acaip karlı iş) Onca müşteriyi memnun ederken kendinizi de unutmayın! Karakterinizin fiziksel görünüşü ve nasıl giyineceği tamamen sizin seçimleriniz doğrultusunda oluşturuluyor. Makyajınız, saç şekliniz ve giyim tarzınızla butiğinizin dilden dile konuşulacak olmasına büyük katkınız olacak. Bu yüzden ara sıra eve uğramalı ve gardırobunuzdan modanın en gözde kıyafetlerini giymelisiniz; güzellik salonunda yepyeni makyaj sitilleri ve kuaförde bulacağınız onlarca farklı saç kesim şekilleri ise oyuna daha bir derinlik ve gerçekçilik kazandırıyor.
Harita üzerinde dokunarak gerçekleştirdiğiniz ufak şehir turunda tüm bu koşuşturma dolu iş hayatı ve kariyer hırsını bir kenara bırakarak, arkadaşlarınızın daveti üzerine kayak yapmaya gidebilir veya partilere katılabilirsiniz.
Ancak bu eylemler pekte hareketli ve heyecanlı geçmiyor.
Demem o ki; kayak yapmaya gittiniz diyelim. Arka planda karlı bir dağ manzarası, koşuşturmaca sesleri ve arkadaşlarınızla sohbet dışında yaptığınız başka bir şey yok. Keşke Nintendo oyunun bu bölümlerini daha hareketli kılacak özellikler ekleseymiş. Aynı eksiklik aslında oyunun genelinde var. Parka gittiniz, moda yarışmasına katıldınız veya mağazanız tıka basa müşteri dolu...
Arka planda sabit resim ve ses efektleri dışında ekranda o mekanın canlılığını ve hareketliliğini size hissettirebilecek görsel hareketlilik mevcut değil. Oyunda karakter tasarımları da benden tokat yiyecek olan bir başka detay. Bütün karakterler çıtı pıtı mı olur yahu ? Rococo diye bir karakter var, hadi onu geçtim ama tüm müşteriler maşallah çubuk kraker gibi. Tamamen farklı, animatik karakter modellemeleri ve renkli atmosferi grafik hanesine olumlu olarak yansıyor. Ancak nedense oyunda kadınsı hatların belirgin olarak vurgulanmasından kaçınılmış. Sanırım karakter vücutları tasarlanırken “Safinaz” ölçü birimi esas alınmış. Hem nerde bu karakterlerin sesleri ? Nintendo yine bize text okutuyor…
Dolu dolu bir içeriğe sahip olan Style Boutique’te yapabileceklerinize birde moda müsabakalarını ekleyebiliriz. Haritanızda yer alan “
Contest Hall” genç modacıların kendilerini kanıtladıkları eğlenceli bir mekan. Burada modacılar kendi giyindirdikleri canlı mankenlerle zevk kalitelerinin ne düzeyde olduğunu gösteriyor ve birbirleri arasında çekişmeli bir mücadeleye girişiyor. Podyumda ki en göz kamaştırıcı “giyim sitili sahibi” olmaya çalışarak mağazanıza daha fazla müşteri çekmek ve isim yapmak için “Contest Hall” harika bir fırsat.
Daha öncede bahsettiğim gibi Style Boutique temelinde ufaktan bir hikaye işliyor. İş arkadaşlarınızla olan çekişmeleriniz, dostluklarınız ve size isim yapmak adına büyük bir fırsat sağlayan yakışıklı (ben değil oynayan bayanlar öyle diyor) patronunuz ile olan ilişkiniz gibi… Buda oyunu kuru bir ekonomi – ticaret oyunu olmaktan kurtaran bir diğer faktör.
Oyun süresince ilgimi çeken bir diğer detay ise gerçek zamanlı bir etkileşim mekaniğinin oyun içerisinde yer alması. Nintendo DS konsol tarih ayarlarınızla alakalı olarak; eğer kış mevsimindeyseniz genelde kıyafetlerde daha çok kış mevsimine uygun oluyor. Kendine yeni kıyafetler arayan bir alıcıya yaz aylarına uygun bir kıyafet verdiğinizde, mevsime uygun önerilerde bulunmamızı istiyorlar. Keza, olurda vitrindeki cansız mankenlerinizi de mevsimine göre hazırlamazsanız, iş arkadaşlarınız size hangi mevsimde olduğunuzu mutlaka hatırlatacaklardır. Gerçekçilikten bahsetmişken; butiğinizi işletme başarınız doğrultusunda patronunuzun yaşlı hizmetkarıda butiğinizi parasal olarak destekliyor ve stoklarınızı artırmanızda yardımcı oluyor. Bunun için belli başlı görevleri yerine getirmelisiniz ki stok sayınız ve ödeneğiniz artsın.
Yani ara sıra patronun evine uğramaktan ve daha fazla para tırtıklamaktan çekinmeyin.
Style Boutique’i taze tutacak olan bir diğer özellik ise
Wi-Fi bağlantısı ile güncel kreasyonlara ulaşabilecek olmanız. İndireceğiniz yeni ürünlerle birlikte zaten
10.000’in üzerinde mevcut olan aksesuar yelpazesi beraberinde yeni, çılgın müşterileride getirecektir. Daha önce bahsettiğim “Contest Hall” müsabakaları yine Wi-Fi aracılığı ile farklı DS sahipleri arasında da gerçekleşebiliyor.
Peki Style Boutique hakkında esas hedef kitlenin düşünceleri nelerdir ? Sözü hemen Mehtap hanıma bırakıyoruz. “
Ben ne anlarım yorum yapmaktan” diye nazlansada biz ondan amatör ruhlu bir oyuncu yorumu olmalı diye çok direttik. Kendilerinin oyunlarla pek arası yoktur ama bu oyunda zaten onlar için tasarlanmış;
“Aslında daha çok genç yaşlara hitap eden bir oyun ama oynarken zevk aldım doğrusu. Bir bayan olarak alışveriş ve kıyafetlerden nasıl zevk almam. Çok heyecanlı ve sürükleyici bir oyun değil bence ama yolculuklarda, birini beklerken, büyük alışveriş merkezlerinde gezinmekten yorulmuş azıcık dinleneyim diye oturmuş beklerken zamanınızı daha eğlenceli geçirmenizi sağlayabilir. Oyunda iş arkadaşınızla, butik sahibiyle ve büyük(yakışıklı) patronla zaman zaman diyalog içerisindesiniz. Özellikle iş arkadaşınızın sizi çekememesi ve büyük patronla olan diyalogunuzu kıskanması çok komik gelmişti ve hoşuma gitmişti.
Modayı takip etmek, indirimleri kaçırmamak ve farklı istekleri olan müşterin ihtiyaçlarına cevap vermek özellikle bayanların zorlanmayacağı bir konu olsa gerek. Tabi ki bu oyuna bayan oyunu demiyorum, zevkine güvenen ve değişik bir şeyler denemek isteyen erkeklerde oynayabilirler ancak ne kadar başarılı olur bilemem. “
Yorumun en haklı noktalarından ilki hedeflenen yaş kitlesi. Nintendo bu kitleyi 12-17 yaş arası olarak belirlemiş.
Oyunun Avrupa çıkışı ile birlikte İngiltere’nin önemli giyim mağazası zinciri New Look ile ortak bir işe imza atan Nintendo, Japonya’da ilgi gören yapımın Avrupa versiyonunu tanıtmak adına geçtiğimiz kasım ayında “Genç Modacılar Aranıyor” başlığı altında etkinlikler gerçekleştirerek ve ödüller dağıtarak özellikle bu yaş grubu üzerine ilgi çekmeye çalıştı. Diğer bir doğru yorum ise yapılacak pek çok şey olmasına rağmen oyunun genel işleyişinin bir süre sonra ilk anki heyecan ve sürükleyiciliğini yitirip gitmesi.
Nihayetinde Style Boutique sunum konusunda zengin, hitap ettiği kitleyi eğlendirecek keyifli bir simulasyon. Batıda yeterli ilgi görmemesine karşın Nintendo, gerek ünlüleri kullanarak ( Bknz:
Beyonce Tv reklamında oynatılacak) gerekse isim yapmış giyim mağazalarla ortak projeler üreterek (Bknz : “
UK’s Best Young Stylist” etkinliği ve oyuna özel defile) Japonya’da ki başarıyı yakalamaya çalışıyor. Aman diyim; oyunun bayanlarda alışveriş çılgınlığına yol açtığı bizzat tarafımdan kanıtlanmıştır.