Neon ışıklarla ve 80’lerin VHS filmleriyle süslenmiş Far Cry 3 adalarına tekrar hoş geldiniz! O güneşli günleri unutun, alternatif bir evrendeyiz ve yarı Cyborg yarı insan bir adamla bu adayı şeytani Cyborg ordusundan kurtarmamız gerek. Tabii bu arada tek düşmanlar onlar değil, bir de fantastik Blood Dragon’lar var, yani mutasyona uğramış ağızlarından gözlerinden lazer atan kana susamış ihtişamlı dinazorlar.
Far Cry 3: Blood Dragon, tamamen fantastik bir yapım. Düşünün siz Far Cry 3’ün yapım ekibindesiniz, yaşlarınız olmuş 30-40, 80’lerin fantastik robotlarından, uzaylılarından etkilenmiş bir nesilden gelmektesiniz. Hali hazırda yapmış olduğunuz Far Cry 3’ü alıyorsunuz ve tüm mekanikleri aynı olacak şekilde tabloyu baştan boyamaya başlıyorsunuz. Aklınıza gelen tüm çılgınca fikirleri ve hayranlık duyduğunuz replikleri de oyuna eklemeyi unutmuyorsunuz. E bir de oyunu ek paket olarak çıkartıp Far Cry 3’e gerek duymadan sürüyorsunuz piyasaya. İşte sırf bu yüzden Blood Dragon’u satın alıp oynamalısınız, buna daha detaylı bir şekilde değinmeden önce sizi birisiyle tanıştırmak istiyorum: Sergeant Rex Power Colt. Adamın ismi bile buram buram Cyber-punk, kendi nasıl karizmatik olmasın. Robocop vardı bir zamanlar, hatırladınız mı? Hah işte onu alın Terminator’deki Arnold abimiz ile birleştirin, birazcık da Duke Nukem mizahı ekleyin. Sonra da 80’lerin gözünden görülen robotlu geleceğe gönderin, işte Blood Dragon.
Far Cry 3’teki genişçe bir açık dünyaya sahibiz, yine etrafta düşmanın elinde tuttuğu ve bizim küçük çocukların elinden şeker alırmışcasına kendi bölgemiz yapacağımız garnizonlar bulunuyor. Zaten bu bölgeleri tepeye yansıtılan kırmızı omega işaretlerinden anlayabiliyoruz. Çevre normal bir insan için oldukça tehlikeli, vahşi hayvanlar, omega askerleri ve en önemlisi neonlu modifiye dinazorlar yeterince ölümcül olabiliyor. Ama biz normal bir insan değiliz, oyuna girdiğiniz gibi bunu hissediyorsunuz zira karakteriniz adeta uçarak koşuyor, gücü hissediyorsunuz yani.
Bu garnizonlar yeşil bir koruma katmanıyla çevrelenmiş, böylece içeri Blood Dragon’lar giremiyor, ister etrafı patlatıp herkese sıkarak dalın isterseniz de koruma kalkanını kaldırıp içeriye Blood Dragon davet edin gerisini onlar halletsin. Bu bölgeleri ele geçirdiğinizde de bizim adamlarımız yani iyileri temsilen bilim adamları yerleşiyor.
Blood Dragon tüm mekaniklerini Far Cry 3’ten aldığı için oynanış neredeyse aynı. Kullanabileceğimiz bir kaç araç ile çevreyi arşınlarken rastgele çatışmalara girebilir etrafta hoplayıp zıplayabilir ve senaryoyu takip edebiliriz. Yapabileceğimiz şeyler oldukça tek düze, ki bu da ek paketin en zayıf yanı. Genelde rehine kurtarma ve bölge ele geçirme patlatma dışında pek bişi yapmıyoruz. Kullanabileceğimiz silah çeşitliliği de bir elin parmakları kadar. Geliştirmeler ise Far Cry 3’ün aksine sadece para ve sağa sola serpiştirilmiş eski siyah beyaz tv’lerle yapılıyor. Kaynak toplama ve Crafting olayları es geçilmiş anlayacağınız.
Atmosfer, arayüzler ve sunum harika aktarılmış. VHS’lerden film izlediğimiz, pixel pixel oyunlar oynadığımız dönem iyi bir şekilde yansıtılmış. En önemlisi de retro futuristik hava çok iyi yakalanmış. Işıklı, lazerli, karamsar hava bir yana metalik parçalara ve seslere sahip karakterler dönemin tarzını iyi yansıtıyor.
Sesler demişken sadece oyunun müzikleri aynı fiyata satılıyor olsa bile satın alınabilir bir albüm hazırlanmış. Sınırlı sayıda parça olmasına rağmen eski filmlere olan benzerlikleri ve kaliteleri ile oyuna daha bir bağlıyor.
Eski film eski film dedik de nedir bu referanslar diye merak ettiniz tabii. Gerek komik gerek karizmatik diyaloglarda, müziklerde, oyundaki tasarımlarla Robocop, Rambo, Aliens, He-Man, Ninja Turtles, Terminator, Universal Soldier, Predator ve daha niceleri oyunda ufak referanslarla kendine yer bulmuş.
Sonuç olarak Far Cry 3: Blood Dragon, kesinlikle ama kesinlike kaçırılmayacak bir fırsat. Bir kere oyun Far Cry 3’e ihtiyaç duymuyor, yani orijinal oyunun geniş dünyasına sadece 15$’a sahip oluyosunuz. Yeni bir deneyim edinmiş oluyorsunuz ve özellikle 80’lerin bilim kurgularından da hoşlanıyorsanız tam size göre. Ayrıca son olarak değinmek istediğim şey, bu oyuna destek vermemiz gerek. Çünkü bu konsept oyun dünyasının son dönemlerinde başına gelen en güzel şeylerden biri. Şimdi Trible A dediğimiz birinci sınıf bir oyun yaptığınızda çoğu şey hazır olduğu için bunu farklı bir temaya sokup tamamen farklı bir oyuna benzetmek oldukça kolay oluyor. Çünkü elinizde zaten Far Cry 3 var, dünyası var, mekanikleri, oyun motoru... herşey hazır. Tek yapmanız gereken sesleri ve görselliği değiştirip veya modifiye edip kafanızdaki senaryo ile buluşturmak. Ve bunu harici ek paket olarak 15$’a satmak? Mükemmel bir fikir. Bu konsepte sahip bir oyunu Trible A olarak görebilir miydik? Hangi firma 60$’lık oyun için milyonlarca dolarını bu şekilde riske eder? Peki Far Cry 3’e 15$’a sahip olabilir miydiniz? Aynı şeyi daha önce Red Dead Redemption’a gelen Undead Nightmare’le de görmüştük ve bu gibi ek paketlere daha çok ihtiyacımız var. Haydi şimdi gidin ve dünyayı kötü robotların elinden kurtarıp ateşli kızı kendinize aşık edin.