Stick of Truth’u diğer South Park oyunlarından ayıran en önemli özellik seriyi hayata getiren 2 isim; Trey Parker ve Matt Stone’un gelişim süreci boyunca oyunun bizzat başında bulunmuş olmaları. Nitekim Stick of Truth tek bölüme sığamamış uzun metrajlı bir South Park eğlencesi kıvamında. Ve bu bölümün konuk oyuncusu siz kontrol sahipleri oluyorsunuz.
South Park tam 17 yıldır seveni, şiddetle karşı çıkanı, bağrına basanı veya nefret edenleriyle yayın hayatını sürdüren sınır tanımaz, edepsiz ve bu haliyle yetişkinlere hitap eden bir çizgi dizi. Böyle bir ismi oyun dünyasına taşımak, hele ki oyun endüstrisinin artık herkese hitap etmeye çalıştığı noktada hem yayıncı hem de oyuncular için götürüleri olabilecek bir atılım olabilirdi ancak The Stick of Truth, herkese hitab etme dalaverisini bir kenara bırakarak gerçek bir South Park turuna çıkarıyor bizleri. Yapılan göndermeler hem South Park hayranı hem de video oyun takipçileri için önemli bir yer ediniyor kendine. Zaten hikaye ve sunum tarzıyla her iki tarafa da açık kapı bırakmış bir oyunla karşı karşıyayız. Bu sayede en az şovun takipçileri kadar oyuncu kitle de kapsama alanına alınmak istenmiş, bir noktada da başarılı olunmuş.
Seriye hayat veren ikilinin tüm dokunuşlarda yer alması yapımın bir oyun değil de içinde bulunduğumuz bir şov tadında ilerlemesine büyük katkı sağlıyor. O kadar doğal ki çoğu zaman kontrollerin sizde olduğunu unutup kendinizi South Park’ın bir bölümünü izliyormuş gibi hissediyorsunuz.
Aslında burda yapımcı Obsidian’ı da tebrik etmek lazım. Daha önce zorlama biçimde 3 boyutlu dünya dayatmasıyla çıkagelen uyarlama yapımların akıbetini ölçüp tartmışlar ve South Park’ın kendine has duruşunu tam manasıyla görselliğe yansıtmışlar. Keskin hatlara sahip olan oyunumuz kağıt dokusu ve animasyon tarzıyla da tv şovundan ayırt edilemeyecek bir duruşa sahip.
Kasabaya yeni taşınmış olan ve ebeveynleri tarafından zorla sosyalleştirilmeye çalışılan bir çocuk olarak atıyoruz kendimizi South Park sokaklarına. Bu sokaklar televizyon şovunda gördüğümüz nerdeyse bütün karakterleri ve tüm bir kasabayı bünyesinde barındırıyor. Kısa süre sonra şovun esas oğlanlarından Cartman’la tanışıyor ve çocukların o kendine has fantastik dünyasının bir parçası olarak Elf bebelerine kaptırdığımız doğruluğun çubuğunu geri almak için South Park sokaklarını arşınlamaya başlıyoruz. Tv şovunun takipçileri tarafından hemen besimsenecek bir tema bu aslında. Biz bu ekibi daha önce de kendi fantazi dünyalarının kahramanları olarak tasvir edilirken izlemiştik. Böylece kurgu, zorlama yollara baş vurmadan oluşturulmak istenilen oyun dünyası ve South Park arasında ahenkli bir köprü oluşturuyor. Kenny’nin Zelda kıyafeti giymesi, PlayStation 2 klasiğ Shadow of the Colossus’a yapılan göndermeler ve daha niceleri.
Orta çağ atmosferi tadında doğruluğun çubuğunu aramaya koyulmuşken kendimizi meth pişiren adamlarla, evsizlerlerle, Moğollar tarafından istila edilmiş City Wok için çarpışırken buluyoruz. Bir South Park bölümünden ön görebileceğiniz ve göremeyeceğiniz tüm absürdlükler, başını alıp gitmeye hazır olaylar hem ana görev hem de yan görevlerde bizi bekliyor. Burda bir kez daha sunumun ne kadar yerinde yapıldığının, hikayenin nasıl South Park mizahıyla vücut bulduğunun altını çizmek lazım. Örneğin görevlerin birinde Cartman bizden ekibin en sağlam askerlerini savaş için çağırmamızı istiyor. Nasıl bir engelle karşılaşırım, bu görev hangi noktada çıkmaza girebilir ki diye sorarken bi çocuğun babası “bugün ona sokakta oynamak yasak” diyip kapıyı suratımıza kapatıyor, diğer savaşçımız okulda cezalı olduğu için ekibe katılamıyor ve destansı maceramız bize çocuk olduğumuzu hatırlatan trajikomik olaylar zinciriyle bambaşka yollara sapıyor, işler gittikçe ciddileşiyor.
Yakalanan bu havada South Park’ın yapımcıları Trey Parker ve Matt Stone’un oyuncu kimliklerini The Stick of Truth’a yansıtmalarında büyük pay var. Çocukların kurtarmaya çalıştığı bir dünya ve mizasen bir dille popüler kültürü eleştirme tınıları sadece South Park’ın kendi dünyasından kopup gelen temalar değil. Trey Parker’ın değişiyle Stick of Truth, Nintendo’nun efsane RPG oyunu EarthBond’dan esintiler taşıyor. Oyuna etkisini bırakan bir diğer RPG oyunu da Skyrim. Ezgiler ve müzikal sunumlarda kullanılan parçaların yapısı ve destansı olma çabası bariz biçimde Skyrim’i işaret ediyor. Bu heybetli müziklerin kendini bir noktada tekrar etmeye başlaması ise bazı oyuncuların dikkatini çekebilir.
İlginçtir, Obsidian batılı bir stüdyo! ve Star Wars: Knights of the Old Republic 2, Fallout New Vegas, Alpha Protocol gibi aksiyon - RPG oyunlarına imza atmış olmalarına rağmen South Park’ın kimyası Japon RPG oyunlarıyla uyum sağlar nitelikte. Yapılan bu tercih, oyunun görsel olarak 3. boyut derinliğine sahip 2 boyutlu bir dünyada geçmesine paralel olarak doğru bir karar olmuş. Bu noktada açık dünyayı keşfetme öğelerini güçlendirmek isteyen yapımcılar çeşitli bulmacalar ve kamera açısı aracılığıyla sakladıkları geçitleri bulmamızı istiyor. Etrafı keşfetme güdüsünü artırmak için oyun içindeki perkleri açma yolu arkadaş edinmeye bağlamış. Edineceğiniz arkadaş sayısına göre karakterinizin sınıfına has yeni yetenekler açabilirsiniz.
Sıra tabanlı dövüş sistemini benimseyen Stick of Truth, Super Mario RPG oyunlarına benzer biçimde hem atak hem de defans anlarını zamanlama öğesiyle donatıyor ve bir noktada saldırı & defans etkinliğini geliştirmiş olduğunuz karakterinizin bünyesinde bulunan silah ve kalkanlarla belirlemenin ötesine geçiyor. Silahınızda beliren ışıma, karakterinizin altında çıkan kalkan işaretlerine eş zamanlı olarak yapacağınız saldırı veya savunma hareketleri savaşta avantajlı bir konuma geçmenizi sağlıyor. Hikaye ilerleyişiyle birlikte grubunuza katılan karakterler de sahip oldukları farklı yetilerle biz, kasabanın yeni çocuğuna savaş alanında destek veriyor. Savaşlar her ne kadar sıra tabanlı olsa da tarafların çift hamle yapma şansı var. Yani yaralıysanız önce sağlığınızı düzeltip daha sonra saldırıda bulunabiliyorsunuz. Düşman kanadı ise bu çift hamleyi neredeyse hiç kullanmıyor ve haliyle ortaya biraz basit, oyunculuk becerilerinizi zorlamayacak mücadeleler çıkıyor. Belki de bu zayıflığı bertaraf etmek için olsa gerek tam zamanında yapmış olduğunuz ve perfect ile taçlandırıldığınız defanslarda dahi canınızın gitmesi gibi tuhaf bir işleyiş var.
Karakter kişiselleştirme konusunda doygun bir içerikle karşı karşıyayız. Seviye atladıkça kazandığımız yeni yetenekler, hikaye ilerleyişimizle sahip olacağımız silahlar yanında yığınla zırh, kozmetik ürün ve silah; bu silahları ve zırhları da kendi içinde geliştirebileceğiniz farklı yükseltici gereçler var. Savaşlar esnasında yapılan atışmalar, yelleyerek saldırma, ağış arasına tekme, elimizde tuttuğumuz silahın elektrikli bir anten olması, kaybeden çocukların ağlayarak savaş alanında uzaklaşması ve bir South Park klasiği…
South Park: The Stick of Truth’un en önemli sıkıntısı teknik açıdan yaşanıyor. Zaten her savaş öncesinde yaşanan yükleme ekranı bir kenara, geçişlerin ağır olması, bölgeler arasında yaşanan yüklemelerle sıkça karşılaşmamız ve oyun akışının düşmesi, seyrek de olsa ilerleyişinizi kilitleyen hatalar, yapımın açık dünya oynanışına sahip bir RPG oyunu OLDUĞU düşünüldüğünde bazı oyuncuları ciddi anlamda sıkabilecek seviyede. Oyun içi arayüz de kullanışlı ve aradığınızı rahatça bulabileceğiniz bir yapıda değil.
South Park: The Stick of Truth her yönüyle yetişkinlere hitap eden bir yapım. Tıpkı çizgi dizisi gibi oyunu da sınırları kimi zaman aşan bir yapıda. Defalarca vurguladığımız gibi sunum aşamasında oyunları, popüler kültürü ve klasik South Park mizahını her açısıyla yakalamış, keyifli, eğlenceli, dolu dolu bir yapım ama oynanış olarak her hardcore RPG oyuncusunu tatmin etmeyebilir. Şovun takipçisiyseniz mutlaka tatmanız gereken bu macera, şovun takipçisi olmayan RPG türünü sevenler için indirime girdiğinde denenebilecek bir kıvama sahip.