Iota’nın zarftan kafasında neye mal olursa olsun, kesin suretle ve ivedi biçimde ulaştırılması gerektiği bir mesaj var. Onların dünyasından bizim dünyamıza olan bir mesaj. İyi okunması gereken, son derece samimi, sıcak ve en nihayetinde oyunlara bakış açınızı kökten değiştirecek bir mesaj bu.
Daha ilk dakikasından son anına kadar sunduğu tüm özgün fikirlerle oyun dünyasına, oyun alanına bambaşka bir pencereden bakıyor Tearaway. Bundan çok daha güzel olanıysa sizi de o pencerenin başına oturtuyor olması. Çünkü siz görmedikten, hissetmedikten sonra “farklılık” ne ifade eder ki?
Iota’nın mesajı iletmesi gerektiği kişi sizsiniz. Mektup kafasının içinde yazılı olan her ne ise kağıtların şekil verdiği sürrealist dünyadan geçip size ulaştırılmalı. Peki siz kimsiniz? Neredesiniz? Sadece analog çubukları kurcalayıp tuşlara basarak Iota’ya yön veren bir oyuncu olduğunzu düşünmeyin sakın. Siz, Tearaway dünyasının gökyüzünü süsleyen bir güneşsiniz Kontrollerinize sunulan bir karakterin size ulaşmak için verdiği mücadele mi? İşte Tearaway oyun alanına bakış açımızı henüz şu anda değiştirmiş durumda. Ve bu henüz başlangıç.
Müthiş bir enerjiye sahip oyunumuz. Neşeli, eğlenceli. Sizi önce kağıttan yapılmış rengarenk dünyasıyla kandırıyor, sonra müzikleri ve gizlediği sürprizleriyle. Media Molecule kağıt şekli verip öylece bırakmamış Iota’nın evrenini. Her bir detay titizlikle düşünülmüş ve hummalı bir çalışmayla gördüğünüz bu cıvıl cıvıl dünyaya aktarılmış. Hiç bir yapaylığı ve bayağlığı bünyesinde barındırmayan baktıkça baktığınız, sevdikçe sevdiğiniz inanılmaz güzellikte ve canlılıkta organik bir atmosferden başka bir şey değil bu gördüğümüz . Iota’nın kafasını öne düşüre düşüre koşuşu, sırtındaki çantanın sallanışı, aniden duruşuyla oluşan tepkisi, yüz mimikleri; uykusundan uyanan çiçekler, yatıp kalkan otlar, bi su birikintisinden geçerken oluşan damlalar, kağıttan yapılmış bir şelale. Teknik detaylarla boğulmuş ama şu güzelliği ve içtenliği sunmantan aciz
Nefes alan bu kağıttan dünya sadece rengarenk bir çehreyle çıkagelmiyor ekranlarımıza. Sisli dağlara, gün batımına, karanlık ormanlara, mağaralar ve çöllere, yağmurun yağışına, kağıttan dalgaların sahili kucaklayışına şahit olduğunuzda fark edeceksiniz Tearaway’in kendini renkli dünya kisvesi altından satmaya çalışmadığını.
Sanki Media Molecule , PS Vita’nın özelliklerini göz önünde bulunduran bir oyun üzerinde çalışmamış; Sony’e gitmişler de “biz şölye bi oyun yapıcağız, ona uygun bir konsol yapın” demişler. Uç nokta bi benzetme, farkındayım. Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Tearaway’in hiç bir anında sırf konsolun kendine has özelliklerini kullanmak adına tıkıştırılmış anlarla karşılaşmayacaksınız. Ve evet, konsolun her bir özelliğini oyun alanına sunuyor ve keyif veriyor.
Littlebig Planet’de 2 boyutlu bir dünya üzerine çalışan Media Molecule’ün Tearaway’de 3. boyutu benimsemesi gerçekten cesaret isteyen bir iş. Duayen oyuncular şöyle bir geçmişe dönüp baksalar 2. boyuttan 3. boyuta geçiş yapan nice babayiğidin heba olup gittiğini hatırlayacaktır. Hele ki Tearaway gibi hoplama zıplamanın tükenmediği, kameranın her şeyi yerle yeksan edebileceği bir platform oyununda risk büyük. Ancak Media Molecule zekice bir taktik uygulamış. Karşımıza çıkan oyun alanını ikiye ayırmak lazım. İlki, kamera kontrolünü bize bırakan, serbest kamera açısı eşliğinde etraftaki görevleri ve istekleri yerine getirdiğimiz kısım. Bu bölümlerde etrafta yardımımıza ihtiyaç duyan kişilerle görüşüyor ve onların arzularını yerine getirmeye çalışıyoruz. Taşlarla üçlük atmak, sincaplara fındık taşımak ve en eğlencelisii oyun alanına yaptığımız çizimlerle dahil olmak. Karşılaştığınız istek doğrultusunda PS Vita’nın dokunmatik ekranı bir anda çalışma masasına dönüyor ve önünüze bi kalem, bi silgi ve rengarenk kağıtlar seriliyor. Gerisi ise tabii ki sizin hayal gücünüze bırakılmış. Bazen kayıp bir tacı çizmeniz gerekiyor bazense çizdiğiniz bir alev karanlığı aydınlatıyor. Yani kaç oyunda daha çiziminiz kar tanesi olarak oyun alanına düşer ki?
Çizimlerimizle dahil olduğumuz oyun alanına fotoğraf çekimlerimizle de iştirak edebiliyoruz. Mesela desenini beğendiğimiz halımızın resmini çekerek, desenden yoksun ve de üzgün bir geyiğin kürkünü renklendirmek gibi. Ya da bu şekilde beliriveriyorsunuz Tearaway’in dünyasında. Lensini ve filmini değiştirebildiğimiz fotoğraf makinamızın bir diğer etinliği ise etrafta renkten yoksun olarak beliren nesnelerin resmini çektiğinizde o renksiz nesneyi yeniden renklerine kavuşturmak. Bu sayede hem daha fazla konfeti kazanıyor hem de resmini çektiğiniz bu nesnelerin kilidini açmış oluyorsunuz. Yani bu nesneyi gerçek hayatta kağıttan yapabilmek için printer’dan çıkarabileceğiniz bir plana kavuşabilirsiniz. Tearaway hem sizi oyun alanına dokunduruyor hem de buradan sizin dünyanıza dokunmak istiyor.
Konfetileri toplamak oyundaki en önemli gayelerden birisi. Gerçekleştirdiğiniz yan görevlerde de, kamera açısıyla gizlenmiş hediye kutularında da hep konfetilerle ödüllendiriliyorsunuz. Konfetiler sayesinde pek çok kişiselleştirme gerecini satın alabiliyoruz. Kaşlar, gözler, dudaklar veya farklı işaretler. Bu parçaları neredeyse her bir yerini kişiselleştirebildiğimiz Iota üzerinde kullanmıyoruz sdece. Oyun alanına müdahale etmek için bir başka gereç de işte bu satın aldığımız parçalar oluyor ve kaşını gözünü beğenmeyen birileri varsa ufaktan estetik işine girişiyoruz. Örneğin kargaları korkutmak için kullanmamız gereken balkabağının suratını biz hazırlıyor; hatta korkunç sesini de PS Vita’nın mikrofonunu kullanarak ona biz hediye ediyoruz. Ya da birazdan sürüşe çıkacağımız domuzumuzu güzelleştiriyoruz. Çizimlerimiz, dokunuşlarımız, resimlerimiz ve sesimizle donatılıyor Tearaway.
Oynanışın ikiye bölündüğünü söylemiştik. Bakalım 2. bölüme.Tearaway’de platform öğelerine geçildiğinde kamera açısı serbestlik özelliğini yitirerek sabit bir açıdan oyuna devam etmemizi istiyor. Bu, hem platform öğelerinin üstesinden gelmeye çalışırken kamera açısının azizliğine uğramamızı engellemek hem de kamera kontrolünü sağlayan sağ analoğu kontrol eden elimizi boşa almak için yapışmış bir hamle. Böylece rear touch pad’le oluşturulan platform öğelerine daha çok odaklanmamız sağlanmış. Rear touch pad’e vuruşlarınız, playstation simgeleriyle süslenmiş beyaz bölümlerde davul etkisi yapıyor. Ne kadar etkili vurursanız o kadar yükseğe çıkıyorsunuz. Bazı bölümlerde ise rear touch pad’e dokunarak nesnelerin yerini değiştirme ve Iota’nın düşmanlarla olan mücadelesine yardım edebilirsiniz. Bu anlarda kağıtları yırtarak oyun alanına ulaşan parmak görüntüsü sunum olarak da çok keyifli bir ana gebe. Ön dokunmatik panelde ise çoğu zaman çıkartmaları söküyor ve Iota’nın yolunu açıyor; ya da düşmanları ekrandan temizlemekle meşgul oluyoruz. Tearaway’de platform öğeleri ve müzikler yediği içtiği ayrı gitmeyen 2 dost gibi. Sırf müzikleri duymak adına tekrar tekrar duymak isteyeceğiniz müzikler yanı sıra Iota’nın şirin mi şirin ses efektleri var. Tearaway dünyasının karakterleri ise kendi lisanlarıyla eveleyip geveliyor.
Iota herhangi bir can sınırına sahip değil ve düştüğünde veya yok edildiğinde zarftan kafası tekrar savruluyor oyun alanına. Bu haliyle oyunun kolay bir duruşa sahip olmasını sağlamış. Düşmanlarımız ise bölümler ilerledikçe çeşitleniyor ve farklı saldırı şekilleriyle bize meydan okuyor. Pek de dişli olmamakla birlikte size zorlu anlar da yaşatacaklarını hatırlatmalıyım.
Yolculuğumuz boyunca Iota farklı yeteneklerle ilerleyişini sürdürüyor. Yapışkan duvarlarda yürüyor, buruşturuluyor, akordiyondan yapılmış bir silahla donatılıyoruz. Bitiş ekranını görene kadar farklı oynanış dinamikleriyle karşılaşacağınızdan emin olabilirsiniz.
Tearaway elbette kusursuz değil. Oyunda canınızı sıkacak bazı hatalar mevcut. Mesela yolculuğumuzun bir yerinde bize dahil olan bu şirin dostumuz, karşımıza çıkan engelleri yiyerek bize yol açıyor. Ancak kimi zaman bizi takip etmeyen ve bazı platform öğeleri sonrasında ortadan kaybolan bu yapay zeka yoldaşımız yüzünden bazı bölümleri sar baştan oynamam gerekti. Etrafı araştırma öğelerinde ise dikkatli olmak lazım, zira güzelliğine kapılıp bir bug içine hapsolabilirsiniz. Bir diğer can sıkıcı öğe ise kamera açıları. Evet, Media Molecule sabit kamera açısıyla ciddi problemlerin önüne geçmiş ama bu kamera açısı sebebiyle bazı platform ve bulmaca öğeleri perdelenmiş.
Tearaway, dile getirmek istediğim ancak sizin keşfetmeniz gereken daha pek çok sürprize gebe. Bizim dünyamız ve oyunların dünyası arasında zigzag çizen, elinize aldığınızda bırakmak istemeyeceğiniz, farklı bakış açısıyla “acaba şimdi ne ile karşılaşacağım” dedirten bir heyecan. İnanılmaz güzellikteki dünyası, kendinizi mırıldanırken yakalayacağınız müzikleri ve son ana kadar değişim gösteren oynanış öğeleriyle Tearaway hatalarını da örtmeye başaran, bir eğlence pınarı. Platform öğeleri ve düşmanlarla mücadeleler sizin oyunculuk becerilerinizi zorlayacak seviyede değil belki, ama sizin temin ederim yüzünüze harika, sıcacık bir gülümseme bırakacak…