Metal Gear Rising: Revengeance, ortalama 5 saatlik oyun ömründe size bir dakikalığına bile nefes aldırmıyor.. Bir bakmışsınız, otobanda gazı körüklüyorsunuz, bir bakmışsınız, füzeler arasında slalom yapıyorsunuz, Yapay zekanın kontrol ettiği bir köpekle takım oluyorsunuz, uzaktan kumanda ile kontrol edilen bir robot ile karargaha sızıyorsunuz Kesiyorsunuz, biçiyorsunuz, doğruyorsunuz, patlatıyorsunuz. uçuyorsunuz, psikopata bağlıyorsunuz!
Metal Gear Rising, adından da az çok anlaşılacağı üzere Solid takısını almayarak “Beni farklı bir sınıfa” koyun diye boşuna bağırmıyor. Karşınızdaki gizlilik öğelerini mümkün olduğunca aşağı çeken ama bunu kaybetmeden yapan, aksiyon pedalını ise epey bir yukarıya kaldıran, tipik bir Platinum aksiyon oyunu. Oyuna ve ana karakterimiz Robocop samuray Raiden’a yabancı olanlar için isterseniz önce bir geçmişe gidip “Amerikalı robot samuray nasıl oluyormuş” sorularını yanıtlayalım. Hem siz oyunun hayranları da hafızalarını tazelemiş olur, o zaman kapın en yakın bakkaldan kolanızı, cipsinizi size Jack the Ripper’ın hikayesini anlatacağım:
İlk kez Metal Gear Solid 2 ile karşımızda boy gösteren Raiden, aslında Solid Snake’e ve karizmasına alışanlar tarafından kellesini ilk gösterdiği andan itibaren nefret edilmişti, özellikle o Japon animesinden çıkmış gibi olan bebek yüzü ve uzun sarı saçları bir türlü yakıştırılamamıştı Metal Gear gibi bir isimle. Halbuki nam-ı değer “Jack the Ripper” kod adlı bu çocuk Libya’da dünyaya gelmiş, 6 yaşında ilk silahını tutmuş, tüm çocukluğunu askerlik eğitimiyle geçirmiş ve sivil savaşlarda diğer çocuk askerlere oranla rekor sayıda öldürme oranına ulaşmış ve “Beyaz Şeytan” kod adıyla nam salmayı başarmıştı. Solidus Snake’in evlat edindiği Jack, Raiden kod adını almış, ve MGS 2’deki Tanker olayını Snake ile el ele kol kola bir biçimde başarıyla sonlandırmıştı.
İkinci oyunun sonlarına doğru Hiqh Frequency blade kullanan Raiden, görevden sonra bunu büyük bir hobiye dönüştürmüş, daha sonra bu alışkanlığını bir hayat tarzına çevirmişti, özellikle Japon kültürünü ve samuray kodunu benimseyen Raiden, bir görev sonrası geçirdiği ameliyatla eski vücudunu kaybedip yaşamına bir Cyborg Ninja olarak devam ediyor ve MGS 4’e adımını havalı bir biçimde atıyordu. Old Snake ile, büyük bir komployu çözedururken, Raiden ara sıra gelip bize yardım eli uzatıyor, ortaya seyrine doyum olmayan görüntüler çıkartıyordu. Bir yandan da aklımızı hep şu soru kurcalıyordu aslında; “Raiden’ın başrolde olduğu bir oyun harika olmaz mıydı?”
Kojima’nın bu çağırışlara kulak vermesi ise çok uzun sürmemiş, yaklaşık 4 senelik geliştirme sürecinde Kojima Productions’tan Platinum’a devredilen oyunun yapımı ancak geçtiğimiz günlerde sonlandıı ve karşımızda evrim sürecini tamamlamış Cyborg Raiden tüm ihtişamıyla sizin kontrolünüzü beklemeye başlamıştı. Metal Gear Rising: Revengeance’taki olaylar dördüncü oyundan 4 sene sonrasını konu alıyor. Artık özel ordu şirketleri tüm dünyada rekabet içerisindeyken, Raiden da kendini adalete ve biraz da ailesini geçindirmek için Mavericks’in kapısını çalarken buluyor. Bir görev sırasında Desperados adlı bir PMC ile yolları kesişen Raiden, Jetstream Sam adlı en büyük rakibini burada tanımış ve aynı zamanda da ağır bir ders almıştı. Sıradaki görevine içten içe intikam ateşiyle tutuşarak başlayan Raiden, bu esnada kendi karanlık geçmişini hatırlatan bir durumla karşılaşıyordu. Yoksa senelerce içinde gizlediği Parçalayan Jack’in küllerinden doğuşuna mı tanıklık edeceğiz?
Zan-Dat-Su. Yani kesin ve alın. Raiden, üstü kapalı olan intikam serüveninde en güçlü hale gelmek için yepyeni bir Cyborg teknolojisiyle bütünleşiyor. Fakat bu Cyborg’un hayatına kesintisiz devam edebilmesi için bataryasını sık sık doldurmak zorunda. Bunun için de Raiden ile Zan-Dat-su tekniğine başvurmalı ve karşılaştığımız tüm Cyborg’ları portakal kabuğu gibi doğrayıp içlerindeki enerjiyi absorbe etmeliyiz. Raiden’a bir nevi üstün teknolojili vampir de diyebiliriz aslında
playstation 3 ve xbox 360’a çıkan Revengeance, artık son demlerini yaşayan bu neslin oyun kutularında mükemmele yakın hadi o kadar da abartmayalım da oldukça iyi iş çıkartıyor. Raiden ve ön plana çıkan çoğu Boss’un modellemelerine özenle durulduğunu görmekteyiz ve poligon sayısı bakımından bu karakterler diğer figüranlara oranla çok sırıtıyorlar. Düşman çeşidi bakımından her yeni bölümde kendigi güncelleyen Revengeance, kasaplık hünerlerinizi göstermeniz için size bol bol yeni fırsat veriyor.
Bir Platinum aksiyon oyununda artık bazı şeyler klişeleşmeye başladı sanki. bundan önce Bayonetta ve Vanquish’te de gördüğümüz Quick Time Event’lar maksimum seviyede Revengeance’ta da karşımıza çıkıyor. Fakat Platinum’un bu konuda üzerine geçeni en iyi bir biçimde yine yaptığını söylemeliyiz. Heyecan katsayısı yüksek öldürme anları, özellikle Boss savaşlarında sizin tuşlara doğru anda basmanıza bakıyor. Karşımıza ise bunun gibi efsane görüntüler çıkıyor. Durma Raiden kes!
Raiden’ın oyuna aktarılan animasyonları beklediğimden de iyi görünüyor, kılıç savuruşları ve teknikleri göze hoş gelen görüntüler sergilerken, çevikliği ve saldırı gücünü tamamen parmaklarınızda hissedebiliyorsunuz. Düşmanlarınızın belirli yerlerini kestiğinizde, yerde sürünmeleri veya bazı uzuvları eksik gezmeleri kılıç darbelerimizin gücünü daha iyi hissettirmeyi başarıyor. Kaplamaların çoğu zaman hayal kırıklığına uğrattığı yapım, efektler konusunda Platinum ışıltısını olabildiğince iyi yansıtmayı başarmış.. Negatif olarak Çevre tasarımlarının çizgisel ve yavan olması bu konuda tatsız bir iş çıkarıldığını gözler önüne sererken Revengeance’ın bir diğer büyük sorunu kamera akışlarında yaşanıyor. çoğu hızlı tempolu aksiyon oyununda olduğu gibi bu Metal Gear Rising’in de baş belası olmuş. Yapımda kamerayı düşmana kilitleme şansınız var fakat, rakibiniz seri hareket etmeye, siz de dar bir alana girdiğinizde hava boşluğunu kesmeye çalıştığınızı farketmeniz çok fazla zaman almıyor.
Seslere baktığımızda, önce seslendirmelerden giriş yapalım derim. Platinum, seslendirme konusunda, bir Metal Gear oyununa yakışır bir performans göstermiş. Gerek Raiden’ın gerekse de diğer karakterlerin seslendirmelerinde üstün bir performans görmekteyiz. Bize karargahlarından destek sağlayan Maverick üyeleri de keza aynı şekilde. Bazılarının orijinlerine sadık kalınıp farklı şivelerle konuşmaları oyuna diyalog konusunda renk katmış. Maverick’in Rus lideri Boris’in aksanı, Doğu Alman kökenli Doktor’un da farklı şiveleri oyuna kusursuzca aktarılmış. Yan karakterlerin Raiden ile olan diyalogları gerek ara sahnelerde gerekse de Codecte epey uzun söyleşilerle keyifli bir hal alabiliyor. Bu arada Codec konusunda Platinum, hakkını vermiş diyebilir. Neredeyse her olay sonrası konuştuğumuz karakterler durumlara kendi yorumlarını katıyorlar, bu da her zamanki gibi bir Metal Gear’ın olmazsa olmazlarından biridir.
Nasıl ama gaza getiriyor, değil mi? Kanımca son zamanlardaki en iyi aksiyon oyunu müzikleri bu oyunda. Özellikle çok sayıda sözlü müziğe evsahipliği yapması ile birlikte kendisini bu konuda DMC ile yarıştırabiliyoruz. Heavy Metal parçalara kılıç ve uzuv parçalanma efektlerinin eşlik ettiği Metal Gear Rising: Revengeance, kulağımıza gelen her şeyiyle dört dörtlük bir iş çıkarıyor.
Revengeance’taki Aksiyonun metronom temposu, yeni silahlar elde ettikçe ve yeni teknikler öğrendikçe gittikçe artış gösteriyor. Raiden’ın kontrol yapısının da bu hızlı ve ilgi çekici savaş ritmine uygun bir arayüzü mevcut. hafif ve ağır tuş kombolarını seriye bağlayıp rakiplerinize hasar verirken anlık gerçekleşen ağır çekimi yakalayıp onları doğrama şansı sunuyor size Revengeance. İşte o anda Blade moduna geçip gerçek şenliğin startını verebiliyorsunuz.
Kontrollerde blok nerede diye arayışa hiç girmeyin, çünkü öyle bir şey yok. Rakiplerin,z saldırı anlarında sizlere kırmızı ışıkla sinyal verecekler, siz de saldırı yönlerine doğru anda bir saldırı gerçekleştirip bu saldırıları ancak savuşturabileceksiniz. Savuşturma penceresi epey geniş olduğundan alıştıktan sonra parry yapma pek de zor olmuyor. Hala zorlanıyorum diyorsanız, her zaman codec menüsünden VR training kısmına ulaşmanız mümkün. Burada oyunun tüm dinamiklerini öğrenebilir ve daha fazla eğitim müsabakalarını oyun alanında bulup oynanışınızı geliştirebilirsiniz.
Revengeance’da bir Customize menüsü mevcut, buradan oyun boyunca topladığınız BP puanlarını harcayıp yeni kostümler satın alabilir, silahlarınızı ve kendinizi geliştirebilir veya yeni yetenekler elde edebilirsiniz. Yeni silahları Boss savaşlarından sonra elde etmeniz mümkün. Silahlarımızı ve topladığımız diğer nesneleri düzenleyebileceğimiz basit bir menümüz de bulunuyor yapımda. Burada ikincil silahımızı değiştirebilir, sağlık ve ekipmanlarımızı gözden geçirebiliriyoruz. Nesneler arasında bazuka, stinger bombaların yanısıra, Snake’in artık ikon haline gelmiş saklanma kutusu dahi yer alıyor. Düşmanlarınızın dikkatini dağıtmak için birkaç seçeneğiniz de mevcut. Karşınızdakiler Cyborg bile olsa dişilere karşı koyamıyor. Bize de tek bir şey yapmak kalıyor.
Bu nesnelerden yola çıkarak gizliliğe de biraz değinebiliriz sanırım. Revengeance’dan asla bir Solid gizliliği beklemeyen. Yapım maalesef bu konuda epey sığ bir ilerleyişe sahip, düşmanın sizi nereden nasıl gördüğünü anlayamıyorsunuz çoğu zaman. Yine de ben sessiz suikastçıyım diyenlerdenseniz, AR Vision’ı kullanıp kimin hangi konumda hangi yöne baktığını hesaplamayı unutmayın.