Hele şöyle toplaşın etrafıma. Müsaade edin de size bi grup kader mahkumunun firar hikayesini anlatayım... Kim bilir ne halt karıştırarak hüküm giyen 4 adam, farklı hapishanelere nakledilecekleri günün öncesinde kafa kafaya verip şu karara varırlar: tecrübelerimizi konuşturarak hürriyetlerimize kavuşmak için bu son şans! nitekim başarılı da olurlar.Özgürlük artık ellerindedir... Ama peki ya sonra?
Monaco: What’s Yours Is Mine, yardımlaşma yani co-op oynanış üzerine inşaa edilmiş tam anlamıyla bir “organize suçlar” oyunu; bir hırsızlık parodisi. Her biri kendi alanında profesyonelleşmiş 4 suçlunun yeteneklerini kullanarak banka, disko, müze soyacak; istemeden de olsa hatrı sayılır eski dostların pis işlerini görücez. Tüm bunlarıysa bir an önce ceplerimizi parayla doldurup, sahte pasaportla ülkeden sıvışmak için gerçekleştiricez.
2010 Bağımsız Oyun Festivalinde büyük ödüle layık görülen Monaco: What’s Yours is Mine tepeden bakış açısına sahip, dikkat, gizlilik, strateji gerektiren ve bölüm tasarımlarıyla ter döktüren bir yapım. Oyunun kilit noktası karakterlerimizin sahip olduğu yetenekleri. Kontrollermize sunulan her bir karakter alanında ustalaşmış isimler. Hepsi de lakabının hakkını sonuna kadar veriyor. Çilingir’in kilit açmadaki hızı, yankesicinin maymunuyla birlikte altınları çabucak cukkalaması, gözlemcinin tehlikelere karşı uyarması ve temizlikçinin engelleri ortadan kaldırmasına müteakip, yardımlaşmanın son derece zaruri bir ihtiyaç haline dönüştüğü oyun yapısı var karşımızda. İşin güzel kısmıysa kadronuzun sadece bu karakterlerden oluşmaması. Hikaye ilerleyişiyle birlikte türlü çeşit belaya bulaşıyor, mafyayla cebelleşiyor, sıradan firar girişiminiz tüm şehri kaosa sürükleyecek bir tehlikenin fitilini ateşliyor. Monaco olayları kara mizah tadında bizlere aktarırken farklı yetilere sahip karakterler de çizeceğiniz stratejilere dahil olmak üzere ekibimize katılıyor. Kılık değiştirerek halkın dikkatinden sıyrılan centilmen, güzelliğiyle güvenliğin aklını başından alan kızıl dilber, güvenlik sistemlerini çökertmede usta hacker ve hemen hemen haritanın her bir köşesinde tünel açmaya kadir köstebekle birlikte kalpazanlık çetemiz 8 kişiye ulaşıyor.
Bölümleri dilerseniz tek kişi dilerseniz co-op oynayabilirsiniz. Ancak başta da belirttiğimiz gibi Monaco 4 kişilik co-op deneyimi üzerine dayalı bölüm tasarımlarıyla öne çıkıyor ve yapımın gerçek keyfi de bu noktada kendini gösteriyor. Her bölüm kendi arasında katmanlara ayrılmış. Bu katmanlarda sarı kare olarak belirtilmiş altınları bir tane dahi bırakmamak kaidesiyle toplamayı amaçlıyorsunuz. Kareler kimi zaman açıktan kendini gösterse de bölümler ilerledikçe gizli bölmeler, kasalar ve benzeri yapılara saklanmış altınları bulmak için etrafı velveleye vermeden iyice bir araştırmanız gerekecek.
Tepe bakışı kamera açısına sahip olmasına rağmen, Mark of the Ninja’yı andırırcasına oyun alanına tam anlamıyla bir görsel hakimiyet kuramıyorsunuz. Yapımcılar burada gözetleme öğesini 3. boyuta taşıyarak pencere, kapı aralığı, kenar ve köşelerden baktığınızda nasıl belli ve kısıtlı bir görüş açısına sahipseniz tepe bakışında da bunu sunuyor. Bu konuda yapımın son derece başarılı olduğunu söylemek lazım. Şayet takımınızda gözlemci varsa, haritadaki tehlikeler kırmızı logoyla kendini göstererek sizi bu konuda daha avantajlı konuma getirebilir.
Güvenlik güçlerini bakış açınızın çıktığı anlarda seslerinden -ki bu da oyunda size görsel olarak ayak izleriyle referans ediliyor, takip ederek rotanızı belirleyebiliyorsunuz. Ancak iş sadece güvenliği veya mafya korumalarını atlatmaktan ibaret değil. Sivil halkın bulunduğu bölümlerde, örneğin hastane, gazino veya bankalarda olası şüpheli durumlarda hemen bizi ispiyonlayabilecek potansiyele sahip tipler var. Başlarında beliren soru işaretleri şüphe çektiğimizi belirtirken, fransız aksanıyla ...diye çığıran bu tipler ve ünlem işaretinin bulunduğu noktalar birazdan buraların kolaçan edileceğini bildiriyor
Araştırma esnasında etrafın dikkatini çekmemek, haliyle de yakalanmamak temel kural. Mümkün olduğunca hızlı ve temkinli biçimde altınları toplayıp ortalıktan sıvışmak önceliğiniz ancak yakalandığınızda da gelen sert tepkilere karşılık vermek açısından sunulan bazı silahlar mevcut. Sis bombası, uyuşturucu oklu tatar yayı ve en ölümcül olanı pompalı. Ancak en tehlikeli silah yeteneklerini etkin ve organize biçimde kullanan bir takım.Silahlar yoğunlukla savunma üzerine kurulu. Hani derler ya, nefs-i müdafa. Şayet ölürseniz, takım arkadaşınızın anatomi dersine konuk olacak kıvamdaki iskelet vücudunuzun hayata döndürmesini beklemeniz gerekli. Sağlık kaybınızı etraftan bulacağınız paketlerle yenileyebilir ve yine etraftan bulacağınız kıyafetlerle kılık değiştirerek bir süreliğine göze batmadan icraatlarınızı sürdürebilirsiniz.
Bölümlerdeki engeller son derece çetrefilli. Her oyunda olduğu gibi alışma evresinde bize şefkat gösteren Monaco, ilerleyen bölümlerde zorluk seviyesini 10 kaplan gücünde arttırıveriyor. Sizden şüphelenen insanlar, güvenlik, alarm sistemleri, lazer korumalı kasalar, köpekler, bölümün yapısı şayet takım oyununu beceremezseniz sizi kapana kısılmış bir fare gibi hissetirecek. Etraftaki en ufak bir detaya dahi dikkat etmeli, sizi kendine yabancı gören bir kedinin miyavlamasıyla güvenliğin kıllanabileceğini dahi hesaba katmalısınız. İşte burda takım oyunu devreye giriyor. Cleaner, yani temizlikçi güvenliği kaba kuvvetle bayıltır, hacker güvenlik sistemini çökertir, yan kesicimiz maymunuyla ortalığı hızlıca kolaçan eder ve köstebek geri dönüş yolu için kısa yol oluşturur. Karakter yetenekleriyle ortaya çıkabilecek yığınla kombinasyon, güzel tasarlanmış bölümlerle birleştiğinde keyifli anlar beraberinde geliyor. Ancak oyunu, oynadığı karakterin yetisini iyi kullanamayan, etrafta koşturarak bol bol dikkat çeken, yardımlaşmayan, desteklemeyen takım arkadaşlarıyla oynarsanız kendinizi ne yaptığını bilmeyen paniklemiş tavuk misali ortalıkta koşuştururken bulacaksınız.
Oyunumuz sitil sahibi grafikleri ve bir başka bağımsız yapım olan Journey’nin müzik albümüne imza atan Autsin Wintory tarafından bestelenmiş melodiyleriyle de öne çıkıyor. Müzikler, bu kara mizah tadındaki anlatıyı yansıtmakta harika bir iş başarmış.
Monaco What’s Yours Is Mine gerçek kimliğini co-op oynanışta ortaya koyan, arkadaşlarınızla organize bir iş çıkardığınızda büyük keyif veren bir oyun. Lakin kimi zaman zorluk seviyesi aşırıya kaçan bölümlere ek olarak oyunu layıkıyla oynamak yerine etrafta koşuşturan oyuncular da eklenince oyun alanı çarşamba pazarına dönüyor ve tüm hevesiniz kursağınızda kalıyor. “Benim çok sağlam çetem var, bu işi kıvırırız.” diyorsanız Monaco: What’s Yours is Mine alınası ve denenesi bir yapım olarak listenizde yer almalı.