Küçükken az üflemedik o kartuşlara. Oyun açılmadı üfledik, açıldı ama yamuk yumuk göründü üfledik, kusursuz açıldı ama alışkanlıktan çıkarıp yine üfledik (Tamam bu sonuncusu bana has olabilir). Ama seneler sonra koca adam olup da bir video izleyip onca üflemenin haybeye olduğunu öğrenmek çok koydu be abiler.
Videoda izleyebileceğiniz üzere, bu kartuşa üfleme mevzusu diğer birçok konuda olduğu gibi akıllı bıdık beynimizin bize oynadığı bir oyundan ibaretmiş. Biz var gücümüzle o kartuşlara üflerken, beynimiz bize türlü oyunlar oynuyor, yukarıda şeytani kahkahalar atıyormuş "şapşala bak" diye.
Video İngilizce, ama mevzu özetle şu;
- Beynimiz tekrar eden olguları kaydetmekte çok başarılı. Üfle tak, çalışmadı, bir daha üfle tak, çalıştı mı? Çalıştı. Bundan sonra bir oyun çalışmazsa aynı tekrarları uygulayabilirsin. Bana güven, beyninim ben senin.
- Beynimiz bir şeye inanmak isterse inanır. Bir olguyu doğrular gibi görünen tek bir duruma inanıp aynı olguyu yanlışlayan onlarca geçerli durum göz ardı edilebilir. Kartuşa üflemenin saçma olduğunu gösteren onlarca bilimsel çalışma vardır, ama yirmi ikinci üflememizde oyun çalıştıysa, kartuşa üflemenin doğru olduğuna inanırız.
- Beynimiz A olayı B olayından önce gerçekleştiği bir durumda A olayının B olayı sayesinde olduğunu zannetmek gibi aptalca bir çıkarımda bulunabilir. Oyun aslında çalıştı ama üflediğin için çalıştı zannediyorsun.
- Ve de en önemlisi, bir topluluk içinde genel kabul görmüş ve güçlü bir şekilde inanılan bir olgunun varlığını sorgulamıyoruz ve o şeyi kendi doğrumuz olarak da kabul ediyoruz. Kartuşa üflüyoruz, çünkü herkes üflüyor.
Şimdi müsadenizle gidip birkaç NES kartuşu üflemek istiyorum. Yok akıllanmadığımdan değil, bu yazıyı yazmak için videoyu defalarca izledikten sonra çok canım çektiği için.