Solasta: Crown of the Magister - İnceleme

31.10.2020 23:24 Özgür Eroğlu


Dungeons and Dragons’ın masa üstü oyunlarıyla, daha doğrusu FRP oyunları ile büyüyünce sıra tabanlı açık dünya RPG oyunlarına olan sevgim de oldukça fazla haliyle. Bu sevgimi, heyecanımı ve açlığımı da açıkçası geçtiğimiz hafta yayınlanan Baldur’s Gate III ile çok kaliteli bir şekilde giderdim. Oyunu saatlerce oynadım ve tam sürüm için daha da heyecanlı bir şekilde beklemeye başladım. Bu türdeki oyunlardan hevesimi aldım derken Solasta: Crown of the Magister isimli bir oyun için iletişime geçtiler. Açık konuşmak gerekirse oyunu ilk kez duymuştum o sırada ama Baldur’s Gate III ile aynı türde olduğunu duyunca ve küçük bir stüdyo olduğunu öğrenince denemek istedim. Dediğim gibi bu türe dair tüm duygularımı zaten Baldur’s Gate III ile tüketmiştim ve bu yüzden çok beklentim ve heyecanım yoktu. Ancak Larian da bu tarzda küçük bir stüdyoyken yükselişe geçip finalde Baldur’s Gate III gibi bir oyun yaptığı için, Solasta: Crown of the Magister’a en azından bir bakmanın gerekli olduğunu düşündüm.

Solasta: Crown of the Magister’ın yayıncılığını ve geliştiriciliğini Tactical Adventures üstleniyor. Bu oyun, stüdyonun ilk oyunu niteliğinde ve bu yüzden de ekstra önemli. Oyun birkaç hafta önce erken erişime açıldı. Şu an için aynı Baldur’s Gate III gibi hikâyenin ilk kısmı bulunuyor. İlerleyen süreçte daha fazla hikâye de eklenecek. Hatta buradaki bağış kampanyası bölümünden oyunun geliştirme sürecini ve ilerdeki planları görebilirsiniz. Ayrıca bağışta bulunmak isterseniz de yine aynı linkten ulaşabilirsiniz.


Oyunda şu an için 5 sınıf bulunuyor ama bazı sınıflar kendi içinde ayrılabiliyor. Örneğin, Elf ırkı içerisinde ayrıca High Elf ya da Sylvan Elf seçebiliyorsunuz. Bu seçimlerinizde oyun içerisinde bir fark yaratıyor ama olması gerektiği gibi ciddi bir fark yaratmıyor. Elbette şimdilik. Oyunun erken erişimde olduğunu kesinlikle unutmamak gerek. Irklar dışında elbette bir de sınıflar var. Şu anda oyunda 6 sınıf bulunuyor ancak yeterli bağış toplandığında bir sınıf daha eklenecek. İlerleyen süreçte de yeni sınıflar gelebilir. Oyunun karakter ekranından başlamışken aslında buradan devam edelim çünkü oyunun karakter ekranı gerçekten çok keyifli. Şu an için bir Baldur’s Gate III çeşitliliğinde değil ne yazık ki ama kesinlikle yeterli. Ayrıca bu tarz bir oyuna göre çok kolay. Bu türü ilk kez oynayan biri bile eğitim yazılarını okuyarak gayet rahat bir şekilde karakterini yaratabilir. Detaylı bir şekilde her şeyin ne işe yaradığı açıklanmış. Sınıfınızı seçerken, etiketlerinizi seçerken kısaca her seçim yapma ekranı geldiğinde her şeyi rahatlıkla ve kolayca anlayıp seçebiliyorsunuz. Ayrıca yarattığınız karakterin ileri seviyelerinde nasıl olacağını da görebiliyorsunuz. Karakter yaratma ekranına şu an için yapabileceğim tek eleştiri fiziksel özellikler. Ne yazık ki seçenekler olması gerekenden çok daha az. Tam sürümde umuyorum ki düzeltilir.

Karakter seçiminden bahsetmişken oyunun yapısından da bahsetmek gerek. Oyun tek bir karakter üzerinden yürümüyor. Oyunda 4 farklı karakteri yönetmeniz lazım. İster tüm karakterleri siz yaratın ister hepsini hazır yaratılmışlardan seçin, tamamen size kalmış. Ekibinizdeki üyeleri her şeyine kadar yaratabiliyorsunuz. Zaten aslında siz tek bir karakter üzerinden değil, oyunu tüm ekip üzerinden oynuyorsunuz. Oyundaki diyalog seçenekleri de bu şekilde. Konuşmaya dört karakter ile birlikte giriyorsunuz ve diyalog seçenekleri her karakter için bir tane. Yani aslında normalde tek bir karakterde 4 seçenek çıkarken, bu oyunda 4 karakterde birer seçenek çıkıyor. Diyaloglarda öyle bir derinlik de yok ne yazık ki. Sadece görevinizin detaylarını daha iyi bir şekilde öğreniyorsunuz o kadar. Bazen de kararlarınıza göre anlık aksiyon değişebiliyor. Karakterleri kontrol ederken de zaten tek bir karakteri değil, dördünü birden yönlendiriyorsunuz.


Her karakterin yine kendi sınıfına ve ırkına göre çeşitli yetenekleri bulunuyor. Bunlara ek olarak yine siz de çeşitli büyüler veya yetenekler öğrenebiliyorsunuz. Oyunun aksiyon kısımları ve genel olarak oynanış yine zar üzerine kurulmuş. Ancak bu sefer zarı siz değil, oyun kendisi atıyor. Elbette değişen bir şey yok ama yine de insan zarı kendi atmak istiyor tabii. Aksiyon kısmındaki “aksiyon puanı” durumu biraz enteresan. Oyunun size sunduğu sınırlar tam olarak belli olmuyor ve anlık sürprizlerle karşılaşabiliyorsunuz. Ayrıca bu oyunda da karşımıza “rest” özelliği çıkıyor. Karakterlerinizin tüm özelliklerini sıfırlamak, sağlınızı doldurmak ve seviye atladığınızda puanlarınızı dağıtmak için “long rest” almanız gerekiyor. Long rest’i düzgün bir yerde almanızı tavsiye ederim yoksa çok kötü şeyler yaşayabilirsiniz. Bir de short rest var, bu da anlık olarak sınırlı seviyede kendinizi yenilemek istediğiniz zaman kullanabileceğiniz bir özellik. Oyunun en garip ve aslında en çok hoşuma giden özelliği ise haritalar arası geçiş.

Bildiğiniz gibi bir açık dünya oyunun da bir bölgeden diğer bölgeye giderken direkt olarak gidiyorsunuz. Ancak bu oyunda siz gideceğiniz yeri seçiyorsunuz ve karşınıza bazı seçenekler çıkıyor. Grubunuzu gitmesi gereken yere siz götürmüyorsunuz ya da onlar direkt olarak gitmiyor. Sanki bir simülasyon oyunu gibi haritanın üzerinde ilerlediklerini görüyorsunuz. Karşınıza çıkan ekranda ise grubun hangi hızda ilerlemesini istediğinizi, kaç kere durmaları gerektiğini ve bunun gibi birkaç detayı işaretleyip yolculuğu başlatıyorsunuz. Grubun anlık olarak ne yaptığı da ekran size gösteriliyor. Bir aksiyona girildiği zaman da kontroller yine size veriliyor. Savaşı bitirip tekrar uyumaya döndüğünüzde de yolculuk kaldığı yerden devam ediyor. Oyunun düşük bütçesi olduğu için büyük bir harita yapılamadığını düşünüyorum. Eğer gerçekten durum böyleyse ve bu durumu düzeltmek için böyle zekice bir mekanik düşünüldüyse, gerçekten tebrik etmek gerek, muazzam bir fikir ve gerçekten çok keyifli. Ama büyük bir harita yapabilecekken böyle yaptılarsa, ne gerek var böyle bir şeye bilmiyorum. Direkt büyük ve dolu bir açık dünya her zaman daha iyidir. Ancak sanıyorum ki sebep ilk seçenek. Bu yüzden tebrik etmek lazım.


Oyunun idare eder bir hikayesi ve güzel bir dünyası var. Arka plan hikayeleri oldukça başarılı. Tam sürümde oyunu keşfetmek gerçekten keyif verici olacaktır ancak şu an için pek bir şey diyemiyorum. Hikâye bizi çok da ileriye götürmüyor ama dediğim gibi evren çok ilgi çekici. İlerleyen süreçte eklenen hikayelerle daha keyifli olacaktır. Oyunun bu güzel arka planı ve atmosferi aslında çevre tasarımı ile daha da güzel bir hale geliyor. Ancak ne yazık ki aynı övgüyü karakter tasarımları için yapamayacağım. Oyunun çevre tasarımları ve kalitesi gerçekten kaliteli ve Divinity 2 tarzında. Ancak karakter tasarımları çok eskide kalmış. Büyük ihtimalle biraz düzeltilecektir tam sürümde ama şahsen çok daha fazla düzeltilmeye ihtiyacı var. Yine de ilk oyununu yapan bir stüdyo için ve erken erişimde olan bir oyun için son derece başarılı olduğunu söylemek gerek.

Sesler için ise ayrıca bir parantez açmak gerek. Oyunun müzikleri sadece arka planda öylesine çalsın diye, atmosferi az da olsa desteklesin diye yapılmış. Yani öyle akılda kalıcı, “Aa bu iyiymiş.” Dediğiniz bir müzik yok. Karakter seslendirmeleri ise ayrı bir konu. Sanki tüm karakterleri aynı kişi seslendirmiş gibi. Sesleri ayırt etmek çok zor. Ancak dediğim gibi ilerleyen süreçte toparlanabilir. Çevre sesleri ise olması gerektiği gibi ne eksik ne fazla.


Sonuç:
En başında da dediğim gibi Solasta: Crown of the Magister’a öylesine bir bakayım diyerek girdim, hiçbir beklentim olmadan. Ama özellikle oynanış anlamında beni çok tatmin etti. Elbette bazı eksikleri var ancak hem oyun erken erişimde hem de stüdyo küçük bir stüdyo. Bu yüzden bunlar çok da önemli değil. Ayrıca şunu da belirteyim, küçük bir stüdyo olmasına rağmen Baldur’s Gate III’ün erken erişim çıkışından daha stabil bir oyun var karşımızda. Neredeyse hiçbir hata yok oyunda. Sadece bazı eksikler var ama bunlar ileride düzeltilebilecek şeyler.
 
Kısaca bu türü seven herkese mutlaka öneriyorum, bu tarz yapımların desteklenmesi gerekiyor. Bu türe uzak olanların da aslında bir göz atabileceğini düşünüyorum. Giriş oyunu için ideal zorlukta bir oyun. Oyun şu anda sadece PC için Steam üzerinden çıkışını yaptı, tam sürüme ne zaman geçecek bilinmiyor. Ancak oyun bağış topladıkça içerik arttırılıyor. Steam üzerinde de şu anda 57,00 TL. Bu fiyatı ucu ucuna hak ettiğini söyleyebilirim. Ancak 50,00 TL’nin altına düştüğünde direkt almanızı daha çok öneririm.
  

İlgili İçerik Yorumlar 1 Forumda Görüntüle
Yorum Yaz Forum Arayüzünde Yanıtla

Aşağıdaki formu kullanarak yorum yapabilirsiniz..

Üyelik Durumu Üyeyim Üye Değilim E-posta

Diğer Haberler
GTA Trilogy'nin Açılış Ekranından Grove Street Logosu Kaldırıldı 17 Kasım VALORANT Game Changers Championship 2024 Şampiyonu Shopify Rebellion Oldu! 17 Kasım 2012 Yılında Duyurulan Tom Hardy'li Splinter Cell Filmi İptal Edildi 17 Kasım Half-Life 2'nin 20. Yıl Dönümü Belgeseli Episode 3'e Bakış Sunuyor 17 Kasım Epic Games'in Bu Haftaki Ücretsiz Oyunlarını Eklemeyi Unutmayın! 17 Kasım
Forumdan Konular
DH'den Haberler