Sene 1988. Bilim kurgu öğeleri bir süredir dizi-film endüstrisinde boy gösterirken bunu RPG(Role Play Game) öğeleriyle harmanlayıp dönemin konsol ve PC’leri için bir oyun yapma fikrine dönüştüren Interplay Productions’ın Wasteland’i sahne alıyor. Oyunun o dönemdeki başarısı gelecek oyunlar için umut verse de dağıtımcı firmaların yapımcılar üzerinde kurduğu baskı ve bunun oyunun yapısına müdahale etmeye kadar varması bir çok geliştiriciyi zor durumda bırakıyordu. Bu zorlukların arasında çıkan Fallout serisinin ilham kaynağı olarak görülen ve türünün en önemli örneklerinden kabul edilen Wasteland’in devam oyunu elbette bir çok oyun severi heyecanlandırırdı. Öyle de oldu. Kickstarter’dan beklenen 900.000$’lık bağış desteğine 2 günde ulaşıldı. Hatta bağışlar kapandığında erişilen rakam 3.000.000$ civarıydı. Yapımcı ekibin kadrosu ilk oyunda da çalışmış isimlerle büyürken bu ekibe Fallout’ta da çalışan bir isim geliyor ve ekip genişlerken bu durum beklentilerin artmasına neden oluyordu. Gün geldi, yapım süreci tamamlandı ve 26 yıllık uzun bir aradan sonra devam oyunu Wasteland 2 kontrollerimize sunuldu.
Öncelikle şunu belirtelim; Wasteland 2’nin herkese hitap etmesi gibi bir durum söz konusu değil. Bunu yapımcısının açıklamalarından da anlayabiliriz. Oyunlarının eski nesil oyunculara hitap ettiğini ve eski yapıyı korumak istediklerini, yeni nesil oyuncuların tepkilerini de önemsemeyeceklerini belirtmeleri kimi kesimlerin tepkisini çekse de yapımın özüne bağlı kalmaya ne kadar önem verdiklerini gösterir nitelikteydi.
Yapımcı ekibin duruşunu, oyunun menüsüyle ilk karşılaşmamızda yapılan göndermeyle anlayabiliyoruz.
Eski nesil RPG’lerin en önemli özellikleri, zorlayıcı olmaları, oyunu çözmek için verdiğiniz çaba ve başarılı bir ilerleyiş için her türlü ihtimali düşünmenizi gerektiren haliyle az çok karmaşık olan yapıları.
Oyunun karmaşık yapısını karakter yaratma ekranından da görebilmek mümkün. Son dönemde tek bir karakteri yönettiğimiz oyunları görmeye aşinaydık ama Wasteland 2 bizden 4 karakteri aynı anda kontrol etmemizi istiyor. Bu nedenle karakterlerinizi oluştururken verdiğiniz her bir yetenek puanını stratejik dağıtmak oyunun olmazsa olmazlarından. Tabi isterseniz oyunun size hazır sunduğu karakterlerle de direkt olarak maceraya atılabilirsiniz. Karakterlerinizi belirli konularda uzmanlaştırarak takım olduğunuzu hissetmeniz için her şeye sahipsiniz. Tabi tüm bu içerik yazılı bir şekilde anlatılınca haliyle oyun ekranınız karmaşık bir hale bürünüyor. Zoru sevenlerden değilseniz adapte olmanız biraz zaman alabilir.
Oyunda sadece oluşturduğunuz karakterleri değil ilerleyiş sırasında ekibinize katılan bazı isimleri de yönetiyorsunuz. Bu da oynanışı tek düzelikten kurtaran önemli bir etmen.
Wasteland 2’de detaylı olan sadece karakterler değil. Çevre de bir o kadar başarılı. Yıkık dökük mekanlar ve harabeye dönmüş binalarla bir şeylerin yolunda gitmediğini ve düzenin bozulduğunu oyun alanındaki bir çok noktadan anlayabilmek mümkün. Atmosferi, Wasteland 2’yi oynanası kılan en önemli özelliklerinden biri.
Oynanası demişken, oynanabilirliğe değinmek gerek. Zira oyuna alışmak için tutorial menüleri gibi anlatımlar bekliyorsanız lafı dolandırmadan şöyle söyleyeyim. Beklemeyin. Kendinizi adeta günlerdir oynadığınız bir oyunu açmış ve kaldığınız yerden devam ediyormuşunuz gibi hissedeceğiniz bir şekilde oyun alanına giriyorsunuz ve direkt olarak görevlere atılıyorsunuz. Yani her şeyi deneye deneye öğrenip hatalar yapa yapa tecrübeler edineceksiniz ve bunları yapmamak için tüm konsantrasyonunuzla oyuna odaklamanız gerekecek. Çünkü karşınızda basit bir oyun yok.
Tabii, kendinizi bir anda içinde bulduğunuz bu durum görevler açısından zorlayıcı olsa da hikaye açısından pek de sıra dışı bir durumla karşılaştığımızı söyleyemeyiz. Yine de kendinizi bir kahraman gibi değil de görev ve sorumlulukları olan bir insan gibi hissetmeniz için radyo kulelerini tamir etmek gibi bazı görevler veriliyor ki bu da baskıyı üzerinizde hissetmenizi sağlıyor.
Özellikle diyaloglara kulak kesilmek ne olup bittiğine dair fikirler edinmek için en önemli yolunuz. Zaten oyunda en çok karşılaşacağınız unsur da uzunca süren diyaloglar. Gerçi oyun dinamikleri ve ilerlerken uygulayacağınız stratejileri planlamak, düşünmek derken odak noktanız sürekli olarak ilerleyiş oluyor.
Peki nedir bizi bunları düşünmeye itecek dinamik derseniz cevap kısa ve net. Aksiyon puanları. Karakterleriniz çatışma sırasında onlara dağıttığınız yetenek puanları çerçevesinde bir şeyler yapabiliyor. Bu puanları en etkili şekilde harcamak için de stratejiler çok önemli. Nerede ateş edeceğiniz, nereye siper alacağınız, ne zaman şarjör değiştireceğiniz direkt olarak çatışmanın seyrine etki ediyor. Bu sebeple Wasteland 2’de düşüncesizce adım atmak hiç akıl kârı değil.
Oynanışa etki eden bir diğer unsursa görüş açınız. Yani oyunun kamera açıları. İzometrik kameranın yeteri kadar iyi kullanılamadığını söyleyebilirim. Özellikle açıyı değiştirmeye çalıştığınızda istediğiniz açıyı bulana kadar biraz cebelleşmeniz gerekiyor.
Bu tarz ufak tefek problemler ve arayüz kaynaklı bazı zorluklar ve karışıklıklar mevcut. Ancak sunulan güzelliklerin yanında kabul edilebilir duruyorlar. İlerleyen zamanlarda gelecek güncellemelerle bunlarında üstesinden geleceklerini düşünüyoruz. Ne de olsa yapımcı ekipte, 1988 çıkışlı ilk Wasteland oyununda da çalışmış bir çok önemli isim var.
Wasteland 2 şu an itibariyle gayet oynanabilir bir yapım. Özellikle eski nesil bir oyuncuysanız uzun zamandır özlemini çektiğiniz ögeler Wasteland 2’de mevcut. Tabi illâ eski nesil oyuncu olmanız şart değil. Şayet son dönemde oynadığınız oyunların oyunculara fazla yardım ettiğini ve kolaylaştığını düşünüyorsanız, karşısına geçtiğinizde başından kalkamayacağınız ve kendinizi kaptıracağınız zorlu bir oyun arıyorsanız Wasteland 2’yi listenize almanızda fayda var.
Oyun geliştiricilerinin dağıtımcı baskısı olmadan tüm hayal güçlerini aktarabildiği nice yapımlar görmek dileğiyle herkese iyi oyunlar.