İnsanlar neden savaşır? O denli derin ve açığa çıkmayı bekleyen duyguların nedeni nedir? Eminim bunun bir çok sebebi vardır. Şeref, haysiyet, vatan sevgisi, çıkar çatışmaları, aşk, çekememezlik,toprak hırsı, büyüme isteği ve intikam..... Bu listeye daha fazla neden eklemek istersek, eminim satırlar boyunca bu yazıyı uzatabiliriz. Nedeni ne olursa olsun savaşmak şüphesiz kötü bir şey. Buna rağmen acı ama gerçek olan nokta ise
savaşmanın insanın doğasında olduğudur. Nitekim ezelden beri gerek şahit olduğumuz, tarih kitaplarında veya bilmediğimiz dönemlerde, hatta masal ve hikâyelerde bile savaş, hikâyenin baş unsurlarından birisi olmuştur.
Deminde dediğim gibi insanın doğasında olduğundan mıdır bilinmez ama yapılan filmlerde veya oyunlarda savaş unsurunun olması, o yapımı daha ilgi çekici kılmaya devam ediyor.
Savaş oyunu denince de aklımıza gelen ilk isim ise tabi ki Call of Duty serisi oluyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın en çok ekmeğini yiyen oyunlardan biri olan
Call of Duty serisi, dördüncü oyun ile birlikte radikal bir değişime geçmiş ve tabir-i caiz ise oyun sektörüne damgasını vuran oyunlardan birisi olmuştu.
Call of Duty : Modern Warfare’ın bu başarısından sonra ise yıllardır her cephesini ezberlediğimiz İkinci Dünya Savaşı konusu adeta ikinci plana atılmıştı. Nedeni ise basit. Başarı, daha fazla anlatılacak olay, daha teknolojik silahlar ve tabi ki daha geniş bir savaş alanı.
Infinity Ward’ın bu başarısından sonra bir çok yapım teker teker modern savaşlara yönelse de serinin diğer yapımcı firması olan Treyarch ısrarla İkinci Dünya Savaşı’nı anlatmaya devam etmiş ve
World at War ile olaylara farklı bir pencereden yaklaşıp bizleri Japonya sahiline kadar sürüklemişlerdi. Modern Warfare 2 sonrası yakalanan başarıya rağmen meydana gelen bazı olaylar sonucu Infinity Ward’ın yalpalanması ise Treyarch’ı çok daha önemli bir konuma getirdi. Omuzlarında oldukça ağır bir yük taşıyan firma sonunda İkinci Dünya Savaşı’ndan vazgeçti ve bambaşka bir cephe ile karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Treyarch’ın imzasını taşıyacak olan
Black Ops ile seride ilk defa soğuk savaş dönemini ziyaret edeceğiz. Oyunun geçtiği dönem her ne kadar soğuk savaş dönemi olarak lanse edilse de benim ve bir çok oyuncunun kafasında da bazı soru işaretleri muhakkak vardır. Bunun nedeni ise tabi ki oyunun yayınlanan ilk tanıtım videosuna dayanıyor. Bu ilk tanıtım videosunda sorgu gibi bir sahneye ve oyunun çeşitli kısımlarından kısa kısa videolara şahit olmuştuk. Nedense bu video başından beri bana sanki hikayeyi anlatan birinin ağzından dinleyip sonunda çok şaşıracakmışız hissini uyandırıyor. Tabi bunu tam olarak öğrenebilmek için ise oyunun çıkış tarihi olan
9 Kasım’ı beklememiz gerekiyor. O zamana kadar yapımcıların açıkladıkları bilgiler ile yetinmeliyiz.
Soğuk savaş döneminde geçecek olan oyunda ki farklı karakteri yönlendireceğiz. Mason ve Hudson adlı bu iki karakter ile daha çok düşman hatlarının ilerisinde mücadele etmemiz gerekecek. Yani oyun hikaye gereği bazı büyük muharebeleri karşımıza çıkartacak olsa da, genelinde sınır ötesi operasyonu gibi bir hava da hakim olacak. Oyunda Ural Dağları, Küba ve Laos dışında tabi ki soğuk savaşın en önemli noktalarından biri olan Vietnam’ı da ziyaret etmemiz gerekecek.
Tabi ki yönlendirdiğimiz bu iki karakter dışında savaş alanında sırt sırta çarpışacağımız bazı önemli karakterlerde bulunacak. Örneğin World at War'ın Sovyetler birliği görevlerinde karşımıza çıkan Reznov, yeni Treyarch oyununda da kendisine yer edinmiş olacak. "Victor Charlie" adlı görevde, Vietnam tünellerinde karşılaşacağımız Reznov'u World at War'da ünlü oyuncu Garry Oldman seslendirmişti. Black Ops’ta da Garry Oldman’ı seslendirme kadrosunda görüyoruz. Yani Reznov gene Garry Oldman’a emanet edilecek.
Oyunun açıklanan bazı özelliklerinden önce kısaca atmosferinden bahsetmek istiyorum. Özellikle Modern Warfare oyunları sonrasında
sinematik anlatım Call of Duty serisi için önemli bir yere sahip olmaya başladı. World at War'da bu sinematik deneyim ile fazla karşımıza çıkmayan
Treyarch, patlamasını ise Black Ops ile birlikte yapacak. Oyunun ilk tanıtım videolarında gösterilen sahnelerden de bu durum net bir şekilde anlaşılıyor. Firma oyuncuları Ural dağlarının eteklerinden zıplamaya, içerisinde bulundukları bir jet'ten savaş alanını bombalamaya kadar zorlayacak.
Gelelim oyundaki bir diğer yeniliğe. Call of Duty serisi her ne kadar Battlefield’ta olduğu gibi araçları ikinci plana atsa da özellikle son birkaç oyundur araç kullanımının da ön plana çıkmaya başladığını gördük. Öyleki World at War’ın bazı multiplayer modlarında tank kullandığımız bile oldu. Modern Warfare 2’de ise kar kızaklarını kullandığımız sahneler sanırım unutulmazlar arasındaki yerini çoktan almıştır bile. Black Ops’ta ise bir adım daha ileri gidilmiş ve
helikopter, jet kullanımı gibi dinamiklere yer verilmiş. Tabi ki işin birde sınırlandırması var. Örneğin Jet içinde bulunduğumuz bölümde aslında jet’i tam anlamıyla kullanamıyoruz. Oyunun GamesCom fuarında gösterilen bu kısmında daha çok aşağıda bulunan askerlere talimatlar vermemiz gerekiyor. Helikopter kullanımı ise Jet kullanımına göre biraz daha serbest diyebiliriz. Gene gidilecek olan noktalar belli olsa da bu noktalara gidişi oyuncu kendsi sağlayacak. Helikopter kullanımını ise E3 2010 fuarında görme şansını yakalamıştık.
İkinci Dünya Savaşından biraz daha modern zamana geçince, tabi ki serideki silahlarda da büyük bir değişim meydana gelmiş. Buna rağmen seri için klasikleşen bir çok silahı gene kullanma şansımız olacak.
Ak-47, MP5k, M16, ASP, M1911, Makarov, Python ve Famas gibi klasik silahların yanında
balistic knife (özel tutma kısmı olan ve iç kısmı fırlatılabilen bıçak türü) ve
M202 adı verien roket atarı kullanabileceğiz. Balistic Knife özellikle gizli görevlerimizde baş tacımız olacak. Oyunun multiplayer kısımlarında da iki elimizde kullanabildiğimiz bu bıçağı fırlatarakta düşmanlarımızı etkisiz hale getirebileceğiz.
Oyundaki dikkat çeken en önemli silah ise tabi ki Crossbow (yaylı tüfek) oluyor. Normal okları ilede ölümcül olan bu silahı asıl önemli kılan nokta ise bir bomba atar gibide kullanabilmemiz olacak. Yani atış yaptığınızda düşmana isabet ettirebilirseniz, arkanızı döndüğünüzde birkaç saniye içerisinde vurduğunuz düşmanınızın havaya uçtuğunu görebileceksiniz.
Silahlar yönünden meydana gelen bir diğer değişiklikte aparat kısmı olmuş. Diğer
Call of Duty oyunlarında silah seçtikten sonra şayet kilidini açmış isek bu silaha ait özel aparatımızı takabiliyorduk. Black Ops’ta ise aparat kısmı için ayrı bir kısım oluşturulmuş. Artık seçtiğimiz tabanca için bile bazı özel aparatlar bulunacak.
Oyunun en ilgi çekecek olan kısmı ise tabi ki çoklu oyuncu modları olacak. Dedicated server özelliğini destekleyecek olan oyunun çoklu oyuncu modları için varolanın multiplayer özelliklerinin üzerinden gidilmiş diyebiliriz. Yani eski oyunlara baktığımızda yeni özellikler ile karşılaşsakta, multiplayer modları genel itibari ile aynı çizgisellikte karşımıza çıkacak. Çoklu oyuncu modları için yayınlanan videolara baktığımızda oynanışın fazlasıyla Modern Warfare 2’yi andırdığını söyleyebilirim. Hatta hız ve aksiyon olarak daha hızlı mücadeleler bizleri bekleyecek gibi gözüküyor. Klasik deathmatch, domination, sabotage modları oyunda kendisine yer bulacak. Saydığım bu klasik çoklu oyuncu modları dışında bazı özel oyun modları ile de karşılaşacağız. Dört farklı oyun modunu içeren Wager Match kısmıda bu özelliklerin başında geliyor. Baştan söylemeliyim ki geçtiğimiz günlerde açıklanan bu özel modlar, oyunun çoklu oyuncu kısmına bir hayli renk getireceğe benziyor.
Oyunun bu kısmındaki dört farklı modu kısaca açıklayacak olur isek ;
One In The Chamber : Bu mod belki de oyunun en keyifli modlarından birisi olacaktır. One in the Chamber’de tüm oyuncular tabanca ile oyuna başlıyor. Olayı daha keyifli kılan taraf ise tabancanızda sadece bir mermi olması. Eğer cephanenizi arttırmak istiyorsanız rakiplerinizi öldürmelisiniz. Her rakipte cephanenize bir kurşun daha ekleniyor. Eğer merminiz biterse rakibinizi bıçak ile öldürmelisiniz. Özellikle ikili mücadelelerde her iki tarafında mermisi bittiğinde, bu oyun modu çok keyifli ve bir o kadarda komik bir hale gelebilir.
Stick and Stones : Bu oyun modunda Black Ops’un en renkli silahlarından Crossbow, Balistic Knife ve Tomahawk ile oyuna başlıyorsunuz. Bu oyun modunda rakibinizi tomahwak ile öldürdüğünüzde çok daha avantajlı bir duruma geçiyorsunuz çünkü rakibiniz oyundaki tüm haklarını kaybetmiş oluyor.
Gun Game : Bu oyun modunda ise farklı silahlar ile oynayabiliyorsunuz. Oyundaki en etkisiz tabanca ile oyuna başladığınız bu modda, rakiplerinizi öldürdükçe bir üst sınıf silaha sahip oluyorsunuz. Yani tabanca ile başladınız, bir kişi öldürüdüğünüzde elinize iki tabanca alıyorsunuz. İkinci kişide ise pompalı silahı kullanabiliyorsunuz. Bu durum adım adım ilerleyerek keskin nişancı tüfeklerinden bazukaya kadar geniş bir yelpazeyi kullanmanızı sağlıyor. Bu modun dikkat etmeniz gereken noktası ise bıçak ile öldüğünüzde silahınızın bir önceki kademeye dönmesi oluyor.
Sharp Shoter : Bu oyun modunda ise tüm oyuncular rasgele bir silah ile oyuna başlıyor. Her ölmenizde elinizde farklı bir silah bulunabiliyor. Şanslı iseniz bir Crossbow veya iyi bir makineli tüfek ile oyuna başlayabilirsiniz.
Gördüğünüz gibi oldukça zengin bir çoklu oyuncu moduna sahip olan
Call of Duty: Black Ops ayrıca Combat Training adlı bir oyun modunu da barındıracak. Bu kısım adından da anlaşılacağı gibi botlara karşı savaşabileceğiniz bir oyun modu. İnternet bağlantınız yok veya çoklu oyuncu modlarına yabancı iseniz bu kısım antreman yapabilmeniz için önemli bir yere sahip olacak.
Çoklu oyuncu modları gene perk ve killstreak sistemi üzerine kurulmuş. Killstreak sisteminde
Care Package, RC Bomb, Napalm Strike, Attack Helicopter ve Arch Angel gibi seçenekler olacak. Tabi bunlar sadece buz dağının görünen kısmı. Eski oyunlardaki killstreak listesine baktığımızda gene zengin bir seçenek menüsü ile karşılaşacağımıza eminiz. Ayrıca düşmanın arkasına sızabileceğiniz
RC-XD aracı gibi ilginç seçeneklerede sahip olabileceksiniz. Bir çok ceşidin bulunacağı Killstreak listesinde
Napalm füzesi bile gönderme şmkanınız bulunacak.
Oyunun çoklu oyuncu modlarında karşımıza çıkan
en büyük yenilik ise kayıt sistemi oluyor. Multiplayer videosunun sonundaki birkaç saniyelik kısımdan bu yeniliği çıkarmak mümkün.
Yani yaptığınız mücadeleleri kaydedebilecek, bu mücadelelerden video ve ekran görüntüsü alabileceksiniz. Bu özelliğin oyunun çoklu oyuncu kısmına ayrı bir keyif katacağına eminim. İlerde yeni harita paketleri ile süslenecek olan oyunun bu modlarında gene farklı mekanlarda bulunacağız. Büyük bir tesis olan Launch ve karlı alanlarla bezeli olan Summit’te bu haritalardan sadece bir kaçı olacak.
Tüm oyun severlerde olduğu gibi Treyarch’ın da zombileri sevdiği bir gerçek. World at War’da Nazi zombilerin salgını arasına biz oyuncuları bırakan Treyarch’ın Black Ops içinde güzel fikirleri olduğu belirtiliyor. Henüz tam bir açıklama veya görüntü ile karşılaşmasakta, oyunda zombileri göreceğimize neredeyse eminiz.
Call of Duty: Black Ops oyun motoru olarak Treyarch’ın World at War’da da kullandığı grafik motoru IW Engine’i kullanacak. Patlamalar üzerinde daha özenli çalışan takım, özellikle kan efektleri ile atmosferi sağlamlaştırıyor. Yani büyük bir patlama olduğunda
havaya uçuşan kanları veya uzuvları görebileceksiniz. Motion Capture teknolojisini de kullanan oyunda bu nedenle karakter animasyonları da gerçeğe daha yakın olacak. Daha geniş mekanlara sahip olacak oyunun saniye başına 60 frame olacağı da açıklanmıştı.
Sonuç olarak Call of Duty: Black Ops oldukça sağlam bir şekilde geliyor. Gösterilen videolara ve açıklanan özelliklere bakacak olur isek
Treyarch’ın omzundaki bu ağır yükün altından başarı ile kalkabileceğini söyleyebiliriz. Artık bir fenomen haline gelen seri Black Ops’la daha da yükselecek gibi gözüküyor. Kısacası uykusuz gecelere hazır olun...