Haftalık Oyun Önerisi 05: The Swapper

06.05.2020 21:32 Özgür Eroğlu

Haftalık oyun önerilerimize beşincisi ile devam ediyoruz. Bu hafta yine bulmaca ağırlıklı olan ve özellikle atmosferi ile insana keyif veren bir bilim kurgu oyunu ile sizlerle birlikteyiz. Diğer oyun önerilerimize buradan ulaşabilirsiniz.

Bu öneri yazılarında az bilinen oyunlar gibi bir konsept altında da kalmayacağız. Örneğin; The Last of Us Part II yayınlanmadan bir iki hafta önce The Last Of Us’ın ilk oyununu önerebiliriz. Bunun sebebi tavsiye ettiğimiz oyunu, o hafta içerisinde oynamanızın daha iyi olacak olması. Eğer bilindik bir oyunu önerirsek; yazının içeriği oyunu tanıtmak yerine, oyun için bir inceleme veya oyun hakkında konuşmak istediğimiz şeyler tarzında olacaktır. Şimdi önerdiğimiz oyuna geçelim.

Oyun Önerisi: The Swapper

 
İlk kez 2013 yılında Facepalm Games tarafından yayınlanan ve Olli Harjola, Otto Hantula, Tom Jubert, Carlo Castellano isimlerinde bir grup genç tarafından geliştirilen The Swapper, bu hafta sizlere önerdiğim oyun. Yazıya başlamadan önce belirtmek isterim ki şu ana kadar önerdiğim oyunlar arasında kesinlikle en beğendiğim ve beni en fazla içine çeken oyun oldu. Platform ve bulmaca ağırlıklı olan The Swapper’ın gayet meraklandıran ve sürükleyici bir hikayesi de bulunuyor. Oynanış dinamiklerini de kendine has grafikleri ve muhteşem müzikleriyle iyice pekiştiriyor.
 
 
 
Oyunun atmosferi ve hikayesiyle başlayalım. Chori V isimli bir astronot ki o da sizin kontrol ettiğiniz karakter oluyor, bir gezegene zorunlu bir iniş yapar. Çaresiz halde kalan astronot, Theseus Araştırma İstasyonu'nu keşfeder. Çok kısa bir ilerleyişten sonra oyun size, oyunun tüm temelini oluşturan swapper makinesini verir. Bu makine ile kendi klonunuzu oluşturabilir, hatta oluşturduğunuz klonun yerine geçebilirsiniz. Bu aleti kullanarak da nerede olduğunuzu ve orada ne yapıldığını anlamaya çalışıyorsunuz. Bir süre sonra, uzayda bulunan bazı taşların telepati yoluyla sizinle iletişime geçtiğini anlıyorsunuz ve bu taşlar sayesinde hikayenin detaylarına biraz daha hakim oluyorsunuz. Ancak bu taşların varlığı ve söylediği şeyler uzun bir süre gizemli kalıyor. Gittiğiniz istasyonda daha önce neler olduğunu, haritanın çeşitli yerlerinde bulunan günlük tarzı şeylerden öğreniyorsunuz. Hem taşların konumu hem de bu günlükler çok güzel ayarlanmış. Bu yüzden de rahatça gezebildiğiniz haritada, hangi bilgiyi önce öğrendiğiniz önemli olmuyor.

Özellikle belirtmek isterim ki oyunun hikayesi, kaliteli bir Doctor Who bölümü ya da Arrival isimli filmin tadına çok yakın. Oyunun grafikleri, atmosferi yansıtmada gerçekten çok başarılı. Sadece grafik tarzı ile bile gizemli bir gezegende tek başınıza mahsur kaldığınızı anlayabiliyorsunuz. Bu atmosferin bu kadar iyi yansıtılmasının bir diğer sebebi ise müzikleri. Sakin ve genelde tek bir tonda olan müzikleri, sizi hem rahatlatıyor hem meraklandırıyor hem de geriyor. Hikayesinin güzelliğini, geriye kalan tüm oyun mekanikleriyle sonuna kadar hissettirebiliyor. Ayrıca oyun alternatif sonlara da sahip. Ancak sizin yaptığınız seçimlerin sonucunda oluşan bir alternatif son değil, öğrendiğiniz bilgiler doğrultusunda oyunun sonunda size yansıtılan bir soruya verdiğiniz cevaba göre oyunun sonu değişiyor.
 
 
Az önce bahsettiğim gibi daha oyunun başında swapper isimli bir alet alıyorsunuz ve aslında oyun tamamen bu aletin üstüne kurulmuş durumda. Bu alet ile kendi klonunuzu oluşturabiliyorsunuz, en fazla 4 tane olmak üzere. Bu klonlar da sizinle eş zamanlı olarak hareket ediyor. Klon olmayan karakter sağa doğru hareket ettiğinde, diğer tüm klonlar da sağa doğru hareket ediyor. Eğer ana karakterin önü kapalı ama klonunuzun önü açıksa, klon yoluna devam edebiliyor. Ancak klonlar, ana hikayenin ilerletilmesi için gerekli olan nesneler ile etkileşime geçemiyor. Burada da yardımınıza başka bir özellik koşuyor. Kendi klonunuzu oluşturabildiğiniz gibi klonunuzla yer de değiştirebiliyorsunuz. Oyunun başında basit birkaç tane bulmaca gösteriliyor ve aslında silah ile yapabileceğiniz her şeyi öğrenmiş oluyorsunuz. Tabii burada şunu hatırlatmak gerek, silah ile daha fazla şey yapabiliyorsunuz; uçmak gibi. Ancak oyun size bunu anlatmak ile vakit kaybetmiyor, oyunun içindeki bir başka bulmacaymış gibi davranıyor. Kısacası silah ile neler yapabildiğinizi çözmek tamamen size kalmış. Küçük bir yardımda bulunmam gerekirse, klonunuzu oluşturmak için tuşa tıkladığınız zaman her şey yavaş çekimde hareket ediyor.
 
 
Bulmacaların kalitesi ve zorluğu da elbette en önemli unsurlardan biri. Neredeyse her bulmaca oyununda olduğu gibi The Swapper’da da başlangıçtaki bulmacalar sondakilere göre daha zor. Her bulmacada işler daha da zorlaşıyor. Metroidvania tarzı haritaya sahip oyunda o odadan bu odaya gezip duruyoruz ve bazı küreleri toplamamız gerekiyor. Zaten oyunun asıl bulmacalarının olduğu kısımlar bu kürelerin olduğu yerler. Bu küreleri almak için genelde basılması gereken bir yer oluyor. Bazı küçük engeller buna bastığınız zaman kalkıyor ve siz de küreyi alabiliyorsunuz. Tabii başlangıçta bu kadar kolay her şey, ancak ilerlemeye başlayınca oyunda mavi, kırmızı ve pembe renklerin bulunduğu bulmaca odalarına giriyorsunuz. Bu renklerin olduğu bölgelerde silahınızın belirli bir yeteneğini kullanamıyorsunuz. Örneğin kırmızı bir ışık varsa, ışığın içerisinden yer değiştirme atışınızı yapamıyorsunuz. Yani kırmızı ışığın arkasında veya içinde duran bir klon ile yer değiştiremiyorsunuz. Mavi ışık olduğu zaman ise kullandığınız aletin klonlama yeteneğini kullanamıyorsunuz. Yani mavi ışığın içerisinde bir klon yaratamıyorsunuz. Özellikle içinde diyorum, çünkü mavi ışığın değmediği bir yerde önünüzde mavi ışık olsa bile klon yaratabiliyorsunuz. Pembe ışıkta ise silahınızın hiçbir yeteneğini kullanamıyorsunuz. Tam bu ışıklara alışıp hızlı ilerlemeye başladığınız noktada, oyunun içine bir de değişen yer çekimi ekleniyor. Bulmaca odalarının bazılarında, odanın belirli bir yerinde beyaz bir ışın oluyor ve o ışın sayesinde sadece ışığa değen için yer çekimi tersine dönüyor. Yer çekimi bulmacalarının içine bir de bahsettiğim ışıklar girince işler iyice karışıyor. Ancak aynı Portal’da olduğu gibi çözdüğünüz zamanki o “başardım” hissiyatı çok keyifli. Bir de bu kısımda bahsetmek istiyorum, bulmacaların odalarına girdiğinizde bazen bahsettiğim telepatik taşlardan olabiliyor. Onların söylediği şeylerin altında derin bir anlam olsa da basit bir şekilde algılamaya çalışırsanız, aslında bulmaca için de çok basit düşünmeniz gerektiğini anlıyorsunuz. Oyun zaten bulmacaların çözülüş şeklinden, hikayenin kendisine kadar tamamen felsefi bir anlam taşıyor. Bazen bir bulmacayı çözmek için arkanıza yaslanıp dakikalarca düşünmeniz gerekebilir. Ancak bu kadar zorlu bulmacalardan çok da fazla olmadığını belirtmeliyim.
 
 
Oyunun metroidvania tarzı haritasından da biraz bahsetmek gerekiyor. Oyun başlangıçta sizi çok seçenek bırakmadan istasyonun belirli yerlerine götürüyor. Sonrasında ise tamamen özgürsünüz. İstediğiniz yere gidip istediğiniz bulmacayı çözebilirsiniz. Ancak bu kısımda oyunun hikaye açısından daha çizgisel bir ilerleyişi olması için, hikaye ilerlemesinin olduğu odalara küçük bir engel konılmuş. Hikayeyi ilerletip oyunun farklı bir bölümüne geçebilmek için çözdüğünüz bulmacaların sonunda topladığınız kürelerin belirli bir sayıya ulaşması gerekiyor. Bu kürelere enerji küreleri diyebiliriz. Hikaye ilerlemesinin olduğu kapıları açabilmek için belirli sayıda küreye ihtiyaç duyuyorsunuz. Bu küreleri toplamak için de haritanın neredeyse her odasını keşfetmek ve bulmacaları çözmek zorunda kalıyorsunuz. Oyunun haritasının bir platform oyununa göre gayet büyük olduğunu söyleyebilirim. Çözmediğiniz bir bulmacayı çözmek için de bazen haritanın bir ucundan bir ucuna gitmek zorunda kalabiliyorsunuz. Bu durumda da oyunun içine yerleştirilmiş olan “Işınlanma” cihazları yardımınıza koşuyor. Eğer bir kapıyı açmak için yeterli küreye sahip değilseniz, size en yakın ışınlanma cihazına gidip bulmacasını çözmediğiniz odaya en yakın ışınlanma cihazına ışınlanabilirsiniz. Daha önce keşfetmediğiniz bir oda ise haritada yeşil olarak gözüküyor ve haritada saatlerce girmediğiniz bir yer aramıyorsunuz.
 
Kimler Oynamalı?
 
 
Gizemli bilim kurgu yapımlarını seviyorsanız, bulmaca oyunu seviyorsanız veya direkt bilim kurgu seviyorsanız mutlaka oynayın. Bulmacaları gerçekten çok hızlı çözdüğünüz zaman yaklaşık olarak 2 saat, normal bir şekilde oynarsanız 4 saat kadar bir oynanış süresine sahip.

The Swapper şu anda PC (Steam), PlayStation 3, PlayStation 4, PlayStation Vita, Wii U ve Xbox One’da bulunuyor. Fiyat olarak bakıldığında en mantıklı seçim Steam üzerinden satın almak. Şu anda Steam’de 24,00 TL’lik bir fiyatı var. Ancak indirim zamanlarında 6,00 TL’ye kadar düşüyor. 15 TL’nin altına düştüğünde oyunu rahatlıkla satın alabilirsiniz. Kesinlikle değecek.
 
Not: Oyunun Steam sürümüne sahipseniz, bazen mouse ile ilgili bir problem çıkıyor ve mouse'unuzu oyun içinde hareket ettiremiyorsunuz. Şu adımları sırayla uygulayarak sorunu çözebilirsiniz.
 
Kütüphanenizdeki oyuna sağ tıklayıp "Özellikler" diyorsunuz, açılan ekrandan "Betalar"a tıklıyorsunuz, "Girmek istediğiniz betayı seçin" bölümünden "compatibility"i seçiyorsunuz ve sorun çözülüyor. Bu adımları oyununuz kapalıyken uygulamayı unutmayın.
 

İlgili İçerik Oyunun Künyesi
Haftalık Oyun Önerisi Platformlar: PC Geliştirici: Bölüm Sonu Canavarı Dağıtıcısı: Bölüm Sonu Canavarı Tür: Action Çıkış Tarihi: 22 Mart 2019
Künyenin Tamamını Görüntüle Yorumlar 5 Forumda Görüntüle
Yorum Yaz Forum Arayüzünde Yanıtla

Aşağıdaki formu kullanarak yorum yapabilirsiniz..

Üyelik Durumu Üyeyim Üye Değilim E-posta

Diğer Haberler
The Thaumaturge PS5 ve Xbox Series Konsollarına Geliyor 13 Kasım Steam Artık Windows 7 ve Windows 8 İşletim Sistemini Desteklemiyor 13 Kasım South of Midnight 15 İla 20 Saatlik Deneyim Sunacak 13 Kasım Red Dead Redemption PC İçin 3.4 GB'lık HD Doku Paketi Yayınlandı 13 Kasım STALKER 2: Heart of Chernobyl PC Sistem Gereksinimleri Açıklandı 13 Kasım
Forumdan Konular
DH'den Haberler