Assassin's Creed: Brotherhood

     "Aileme ihanet edenlerden intikam alacak ve hayal edemeyeceğiniz büyüklükteki komployu ortaya çıkaracağım. Ben Ezio Auditore Da Firenze. Ve ben bir suikastçiyim. " İşte böyle kısa bir cümle ile Assassin's Creed 2'nin genel tanımı lanse edilmişti. Oyunu oynadığımızda ise ilerledikçe şaşırmış ve hikayenin gidişatının ne yöne doğru kaydığını merak etmeye başlamıştık. Çünkü Ubisoft ilk oyun ile araladığı Assassin's Creed'in kapılarını ikinci oyun ile sonuna kadar dayamıştı. Şimdi gelin yeni oyuna geçmeden evvel bir bütünlük içeren hikayenin öncesine kısa bir dönüş yapalım.
    
     Assassin's Creed'in hikayesi adından da anlaşılacağı gibi suikastçi birliğine dayanıyor. Suikastçiler denince de tabi ki tarihte önemli bir yere sahip olan Hassan Sabbah'ı hatırlıyoruz. Seride Hasan Sabbah'ın ismi geçmese de mekanları, karakterleri ve kurgusu ile fazlasıyla esinlendiği ve bir çok benzerliğin olduğunu görüyoruz.
     Hasan Sabbah tarihin en büyük suikast topluluğuna sahip olan kişi olarak biliniyor. Alamut Kalesi'ni kendilerine üs yapan Hassan Sabbah'ın emrinde bulunan suikastçileri için ise "Hayatını feda etmeye hazır olanlar" gibi iddialı söylemler verilmiş. Rivayete göre Alamut Kalesi'ni yeniden düzenleyen Hasan Sabbah, kalenin arka kısmında öylesine bir bahçe yapmış ki, bu bahçeyi görenler buranın cennetin bir köşesi olduğuna inanırlarmış. Gene bazı kaynaklara göre Hasan Sabbah'ın suikastçilere haşhaş verdiği ve bu nedenle bu bahçeyi cennetin bir köşesi gibi gördükleri de söyleniyor. Tabi bunların aksine Hasan Sabbah'ın Alamut'ta yaşamadığına dair söylemler dahi bulunuyor. Lafı daha fazla uzatmadan oyuna geçecek olur isek ilk oyundaki kalemiz ve kalenin arka kısmındaki büyük bahçeye bakınca yapımcıların bu rivayetlerden kesinlikle etkilendiğini çıkarabiliriz.
 
     2012 yılında başlayan Assassin's Creed serisinin hikayesinin ilk oyununda Desmond Miles adlı bir karakter ile karşılaşıyorduk. Getirildiğimiz büyük bir laboratuvarda eski bir suikastçinin kanından olduğumuz ve bizim DNA kodlarımız ile suikastçi atamızın dönemine ışık tutabileceğimiz söyleniyordu. Geliştirilen Animus adlı makineye biniyor, kendimizi 1191 yılında buluyor ve atamız olan suikastçi Altair'in kontrolünü sağlıyorduk. Oyunda ilerledikçe olayın aslını öğrenmeye başlıyor ve aslında bizi laboratuvara getirenlerin amacının hiç te tarihe açıklık getirmek olmadığını anlıyorduk. Piece of Eden'in varlığını öğrenmemiz ile suikastçiler birliğinin başındaki Al Mualim'in karşısına dikilmemiz bir oluyordu. Altair ile Yasak Elma'nın gücünü kullanan El Mualim'in kıçına tekmeyi basıyor ve Altair'in Piece of Eden'i saklama nedenini öğreniyorduk. Bizi laboratuvara getirenlerin ise Tapınak Şovalyeleri’nin devamı olduğunu ve Piece of Eden'in yerini öğrenebilmek için bizi kullandıklarını anlıyorduk. İlk oyun laboratuvara dönmemiz ve burada ilginç yazıtları görmemiz ile sona eriyordu.
     Geçtiğimiz yıl sonunda çıkan Assassin’s Creed 2’de ise hikaye çok daha farklı bir yere gitti. Babası da bir suikastçi olan Ezio’nun macerası halbuki ne kadar da iyi başlamıştı. Öncesini yani Ezio’nun babasının hikayesini öğrendiğimiz Lineage filmlerinden sonra ikinci oyunun başlarında damdan dama atlıyor, sokakta kavgalar ediyor ve kızların balkonları aşağısında resmen hovardalık ediyorduk.
 
     Oyunun asıl rengi ise kendini biraz ilerletince ortaya çıkıyordu. Babamız ve abimizin idamı ile şehirden kaçmamız ve amcamızın yanına yerleşmemiz ile oyun klasik bir intikam hikayesini barındıracak gibi gözüküyordu. Ne zaman ki intikam almak istediğimiz kişilerin Tapınak Şovalyeleri olduğunu anladık, işte o zaman işin boyutu bir hayli değişmişti.
Kullanıcı Puanı

0

Sizin Oyunuz:
Oyunun Künyesi
Assassin's Creed: Brotherhood Platformlar: Geliştirici: Ubisoft Dağıtıcısı: Ubisoft Tür: Action Çıkış Tarihi: 18 Mart 2011
Künyenin Tamamını Görüntüle Yorumlar 145 Forumda Görüntüle
Yorum Yaz Forum Arayüzünde Yanıtla

Aşağıdaki formu kullanarak yorum yapabilirsiniz..

Üyelik Durumu Üyeyim Üye Değilim E-posta