1994 yılında belki de bir çoğumuz için unutulmaz saatler geçirmemize sebep olan The Elder Scrolls serisi resmi çıkışını yaptı. The Elder Scrolls: Arena ile başlayan Tamriel maceramız daha sonra The Elder Scrolls II: Daggerfall ile Breton ırkının ana şehrine yoğunlaşmamızla ve İmparator'un özel isteklerini (...böyle yazınca bir tuhaf oldu tabii. Konuya odaklanalım!) yerine getirmemizle devam etti... daha sonra serinin efsaneleştirilmesinin en önemli sebeplerinden biri olan The Elder Scrolls III: Morrowind çıka geldi. Ana konusu Dunmer kahramanı olan Indoril Nerevar'ı yeniden canlandırmak olsa da bir çok konuyu iç içe geçiren bir oyundu Morrowind, müzikleri ise hala kulaklarımda. The Elder Scrolls III: Morrowind çok övgü aldı şüphesiz ama seneler geçti ve The Elder Scrolls IV: Oblivion çıkışını yaptı. Aradan geçen 4 yıl seriye yaramıştı çünkü geliştirilen grafikleri, daha da açık dünyası ile Tamriel bambaşka bir dünyaya kapılarını (gerçekten) açmıştı. Cyrodiil'in unutulmuş köşelerinde yer alan bir hapishanede başlıyordunuz ve sonunda Daedric Prens Mehrunes Dagon'a kadar uzanan uzun ve geniş bir hikayeye adım atıyordunuz. Bugün hala The Elder Scrolls IV: Oblivion serinin en iyi oyunlarından biri olarak gösterilir ve üzerine gelecek olan her oyun da şüphesiz Oblivion ile karşılaştırılacaktır. İşte bundan sonra büyük teknoloji çağı başladı ve 5 sene sonra tam olarak 11 Kasım 2011'de The Elder Scrolls V: Skyrim büyük bir patlamayla çıkışını yaptı. Hatta öyle bir büyük patlamaydı ki bu oyunun çıkış gününde doğan bir bebeğe "Dovahkiin" ismi verildi yani EjderDoğan.The Elder Scrolls V: Skyrim bizi Oblivion'da yaşananların 200 sene sonrasına, soğuk yerlere yani Nord'ların ana şehri Skyrim'e götürdü. Burada Ejderdoğan olarak Skyrim'de fırtınalar estirdik hep beraber, hala oyunda oradan oraya koşmaktan ana hikayeyi bitiremeyen insanlar tanıyorum, o derece. Aynı zamanda MMORPG'lerin ve Free to Play yani ücretsiz oynanabilen oyunların da patlama noktasıbu sıralardaydı dolayısıyla en sonunda bütün bunlardan The Elder Scrolls Online doğdu.
The Elder Scrolls serisine yazabileceğim en kısa özetten sonra asıl meselemize gelelim; senelerce The Elder Scrolls serisine gönül vermiş oyuncular The Elder Scrolls Online'ı denemeli mi? Buna cevabım açık ve net olacak; Evet. Zenimax Online Studios'un yapımcılığını üstlendiği The Elder Scrolls Online'ın konusu şu an itibariyle çok geniş olmasa da oyunun bir MMORPG olduğunu ve ileride gelecek olan içerik sayısını da düşünecek olursak genişleyeceğini unutmamak lazım. Yine konu için kısa bir özet geçmek gerekirse, Tamriel'in üzerinde büyük bir felaket yer aldığını, Hüküm ve Köleliğin Deadric Prens Molag Bal'ın, Tamriel'in her köşesine korku saldığını ve bunun için de Tamriel'in her ırkına ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz. Nirn ve Oblivion'ı birleştirmek ve dünyaları dengeleyen bariyeri yok etmek isteyen Molag Bal ancak bizim gibi cesur savaşçılar tarafından engellenebilir! Gazı aldıktan sonra The Elder Scrolls Online'ın serilerden daha iyi olduğuna inandığım bir özelliğini belirtmek istiyorum. Tamam eskisi kadar ayrıntılı ve geniş değil ancak Tamriel'in ucu bucağı belirsiz yerlerini istediğiniz zaman gezebiliyorsunuz; belki bunu tek bir karakteriniz ile yapmanız henüz mümkün değil ama hangi birliğe ait olduğunuza göre o alandaki büyük şehirleri gezebilme ve bir yandan Skyrim'i gezerken bir yandan Daggerfall'u görmek paha biçilemez bir göz şöleni bence. Dediğim gibi özellikle de seriyi oynamış ve buraları daha önce karış karış gezdiyseniz...
Gezebileceğiniz, keşfedebileceğiniz ve muhtemelen de bir çok kez ölebileceğiniz yerler arasında Summerset Isle, Black Marsh, Morrowind ve Skyrim var, tabii Cyrodiil'i de unutmayalım. Oyundaki PvP alanı. Ucu bucağı belirsiz ve gereksiz olduğunu düşündüğüm, gezmeye değmeyecek bir çok alanı olan ve birliğinizin kaynaklarını, Elder Scroll'larını ele geçirmek için kıran kırana savaştığı PvP alanı. PvP unsuru doğal olarak daha önceki serilerde olmadığı için (halbuki koy bir co-op sistemi, gezelim dağlarda, bayırlarda sayın Bethesda) The Elder Scrolls serisini seven oyuncular için yeni bir tecrübe olabilir. Daha önce herhangi bir MMO da oynamadıysanız işiniz iş demektir çünkü Cyrodiil tam bir kan şöleni, siz sakince kalenize gitmeye çalışırken arkanızdan hain bir Dunmer (herhangi bir ırk da olabilir canım, hemen ırkçı diyorsunuz siz de...) gelip sizi tek bir hamlede öldürebilir ya da beceremezse siz arkanızı dönüp onu öldürebilir ve ilk PvP kanınızı tadabilirsiniz. PvP güzeldir, güçlü olduğunuz sürece yok henüz hazır değilseniz cidden sinir bozucu bir tecrübeye dönüşebiliyor. Takım arkadaşları da çok çok önemli bu konuda. PvP'den çok çektiğimi çok mu belli ettim nedir?
Ana hikayeyi takip etmenin yanında The Elder Scrolls serisinin ünlü olmasının sebeplerinden biri de yan görevlerden kendinizi pek alamamaktır aslında, işte o duygu The Elder Scrolls Online'a olduğu gibi yansıtılmış. Bir anda ana hikayeyi takip ederken bir bakmışsınız çiftçinin kızına yazıy... (öhöm) yardım ediyorsunuz. Kısacası "Ben ne ara buraya geldim? ÜZERİMDE NEDEN BU KADAR EŞYA VAR?!" duygusu hala oyunda mevcut.
Gelelim sizi The Elder Scrolls Online'da bekleyen dövüş sistemine. Seride tek bir kahramansınız ve etrafınızdaki her şey farklı. Farklı özellikleri olan, farklı şeylere zayıf olan ya da güçlü olan bir sürü düşmanınız var; bir düşman için belirli bir silah ya da belirli bir büyü seçmeniz gerekiyor çoğu zaman ancak The Elder Scrolls Online'da durum böyle değil. Dediğimiz gibi her ırktan savaşçıya ihtiyacımız olduğu için ve bir çok insanın yer aldığı bir alan planlanması gerektiği için bu öğeler oyun dışı bırakılmış. Bu her ne kadar üzücü olsa da kaçınılmaz bir değişiklik tabii. Serinin herhangi bir oyunuyla dövüş sistemini karşılaştırmak isterseniz de bu kesinlikle The Elder Scrolls V: Skyrim olur ki zaten yapımcıların amacı da buydu. Uzun lafın kısası; dövüş sistemi bahsettiğim özellik dışında size pek yabancı gelmeyecektir.
Zindanlar, zindanlar ve daha da büyük zindanlar. The Elder Scrolls serisinde bir zindana girmek ölüm fermanını imzalamak ile aynı oluyor bazen, içeride ne olduğu hakkında pek bir bilginiz yok ama yine de gezerken görüp girdiğiniz ve içinde mükemmel bir hazine bulacağınıza inandığınız bu yer içinizi umutla dolduruyor... sonra kafanıza Troll yumruğu yiyorsunuz falan. Hepsi aynı bunların, yalnız bu sefer yanınızda sizi korumak için başka insanlar var. "Yalnız Kurt" ayaklarını geçebilirsiniz ve arkadaşlarınıza sırtınızı dayayabilirsiniz ki dayanamanızı tavsiye ederim yoksa goblinler sizi ikiye böler tek hamlede, aman diyeyim. The Elder Scrolls serisinde tecrübe edemediğimiz 4-5 kişilik gruplar sayesinde hem PvP hem de PvE öğeleri oldukça eğlenceli, bir o kadar da zorlu geçiyor. Özellikle zindanlar içinde ne yapmanız gerektiği, rolünüzün ne olduğu çok mühim çünkü The Elder Scolls Online'da kendinizden değil, takımınızdan da sorumlusunuz, geçti o bencil günler! Özellikle tank ya da healer rolünü seçtiyseniz neredeyse bütün sorumluluk o yorgun omuzlarınızda toplanacak demektir çünkü o tank ölürse healer, healer ölürse de tank suçlanacaktır, mmorpg'lerin kurallarından biri budur; ölünce kendinden önce takım arkadaşını suçla! Şaka maka bunlar cidden olan şeyler, sakin olalım; rolümüzü tecrübe edelim, gruptaki ihtiyacımıza göre gruplanalım ve zindanları da bu şekilde güzelce geçelim.
Veteran Sistemine gelelim. Şimdi, bu daha önce Elder Scrolls serisinde görmediğimiz bir şey çünkü seviye sınırından sonra seviye atlama gibi bir şansımız sadece eklenti paketi gelirse gerçekleşebiliyordu ancak The Elder Scrolls Online'da son seviyeye (50 level) ulaştıktan sonra bir de Veteran rütbesi almak için savaşıyorsunuz yani "Ben son seviyeye geldim! Buraları yakarım!!!1" diye bir şey yok, maceranız henüz bitmedi çünkü. Tamriel'i bu sistem sayesinde gezmeye devam edecek, Veteran Rank kazanacak ve daha da zorlayıcı görevler ile karşılaşacaksınız hatta oyuna eklenen içerikler sayesinde oyun tecrübeniz sıkıcı olmasın diye daha da alan eklenecek ve böylece neredeyse "Yapacak hiç bir şeyim kalmadı" diyemeyecek hale geleceksiniz. İşin güzel kısmı solo ya da takım arkadaşlarınız ile bunu tecrübe edebilecek olmanız. Veteran zindanlara 4 kişilik takımınızla girebilir ya da veteran PvE içeriğinden yararlanabileceksiniz. The Elder Scrolls serisine ek olarak daha çok içerik getiriliyor diyebiliriz kısaca. Kendi içinde minik bir DLC de denilebilir belki?
The Elder Scrolls serisinde en sevdiğim ve The Elder Scrolls Online'da da çok aradığım şey ise "yaşanmışlık" oldu. Ne demek istiyorum? Örneğin; serilerde Hırsız bir karakter oynuyorsunuz, neredeyse her eve girip, o evden yürüttüklerinizle hayatınızı yaşayabiliyordunuz ancak doğal olarak ve MMORPG'lerin doğası bu olduğundan bunu oyunun online versiyonunda yapabilmeniz mümkün değil... tabii eğer bu oyun Ultima Online değilse. Gönül isterdi ki bir Ranger olarak okumuzu sırtımıza asıp dağdaki kulübemizden şehirlere inelim, bir Necromancer olup karanlık mahzenlerimizde ölümsüz hizmetkarlarımızla pis pis işler çevirelim ya da en azından arkadaşlarımızla buluştuğumuzda birbirimize anlatacak ilginç RP (role playing/rol yapma) hikayelerimiz olsun fakat ne yazık ki The Elder Scrolls Online tamamen klasik MMORPG oynanışına kendini kaptırmış gidiyor ve RP yapmak isteyen oyuncularına pek bir fırsat tanımıyor. Bu yüzden Morrowind, Oblivion ya da Skyrim'de aylak aylak gezen, hiç bir görev yapmadan etrafı keşfetmeye çalışan oyunculara o aynı "gerçeklik" hissini çoğu zaman yansıtamıyor. Yine de bunu elinden geldiğince yapmaya çalışan klanlar görüyoruz ancak hiç bir zaman serideki hissi yakalayamıyoruz maalesef.
Yukarıda da bahsettiğim gibi herhangi bir Elder Scrolls oyunu oynamamış olabilirsiniz ya da seriyi yalayıp yutmuşsunuzdur ama The Elder Scrolls Online benim için denenmesi gereken bir tecrübe olarak kalbimdeki yerini aldı. Oyunun 3. ayını devirirken gelen içerikler ile daha da zenginleştiğini ve her geçen gün de yeni içerikler duyurulduğunu eklemek istiyorum. Araştırılacak, keşfedilecek ve ölünecek yer bol.
Sadakatinizin kime olacağı ise tamamen size kalmış.