Bir Staten Island itfaiyecisi olarak çok korkunç şeyler gördüm. Fakat hiçbirşey beni 14 Ağustos 1951 tarihine hazırlayamazdı. O devasa makinelerin, gökyüzünü yırtıp, sokaklara terör yağdırdığı güne. Saldırıya uğradığımız güne.
Yaratıklar şehrimize indiler, kadınların ve çocukların gözü önünde bütün erkekleri öldürdüler. Çoğunu saniyeler içinde infaz ettiler... Ama hayatta kalan bazı kişileri toplayıp götürdüler, Tanrı bilir ne için.
Radyoda söylenene göre gönüllü askerlerle birlikte Howard Tüneli boyunca kaçarak ana karaya tahliye edilecektik. Fakat ben hiçbir yere tahliye olamayacağım. Karımı ve kızımı bulmam gerek. Hayatta olup olmadıklarını bilmek zorundayım.
Natalie. Rachel. Sizin için geliyorum...
Yukarıda yazanları okudunuz. Bu sözler New York itfaiyecisi Tom Riley'e ait. Sanırım oyunun hikayesini de en iyi o anlatmış.
Resistance: Buring Skies oyunu aslında Resistance 2 oyununun sonrasında yaşananları konu alıyor. 14 Ağustos 1951 yılında, New York eyaletinin kıyı kesimleri Chimera adı verilen yaratıklarca istila ediliyor. İrili ufaklı bu yaratıklar önüne gelen herşeyi yakıp yıkıyor, insanları öldürüyor ve dünyayı dönüşü olmayan bir sona hazırlıyorlar. Aralarında itfaiye er'i Tom Riley ve bir grup gönüllü asker ise şehri bu yaratıklardan temizlemek için korkusuzca mücadele ediyor.
Hikaye oldukça sağlam. Ama uygulamaya gelince, oyunda bizleri nasıl bir hikaye bekliyor onu hep birlikte göreceğiz.
Nihilistic tarafından geliştirilen ve dağıtımcılığını Sony'nin üstlendiği Resistance: Burning Skies oyunu, PS Vita'nın çift analoğ çubuğunu kullanan ilk FPS oyunu olma özelliğini taşıyor. Onun bu özelliği, taşınabilir konsollarda FPS oyunlarının nasıl bir deneyim sunacağı konusunda da fikir edinmemizi sağlıyor. Aslında Sony'nin yeni taşınabilir konsolu PS Vita, Resistance: Burning Skies ile büyük bir sınavı da geride bırakmış oluyor.
Elbette Resistance: Burning Skies taşınabilir konsolların ilk FPS oyunu değil. daha önce Playstation Portable'de birçok FPS türündeki oyunlara tanık olmuş, uzun uzadıya oynamıştık. Ama PSP'nin ikinci bir analoğ çubuğunun olmayışı, bakış açımızı kare, üçgen, yuvarlak ve x butonlarıyla değiştirmek zorunda oluşumuz, kontrolleri içinden çıkılmaz bir hale sokuyordu.
Neyse ki artık PS Vita var ve bizim de inceleme yapabilmemiz için bir bahanemiz var.
Öncelikle ben Resistance: Burning Skies'in kullanma kılavuzundan bahsetmek istiyorum. Oyunun LiveArea ekranındayken, ekranın üst tarafında yer alan, içerisinde soru işareti bulunan kırmızı ikona tıkladiğımız zaman kullanma kılavuzunu açmış oluyoruz. Karşımıza ilk gelen ekranda, kılavuzun hangi dillerde yayın yaptığını görebiliyoruz. Bu diller arasında Türkçe seçeneğinin de olduğunu söylemekte fayda var. Zira varsayılan kontroller, silahlar ve multiplayer modları hakkında birçok bilgiye, kılavuzu okuyarak ulaşmamız mümkün.
Kılavuzu kapatıp oyunu başlattığımızda, ilk olarak Playstation Network bağlantısının gerçekleşebilmesi için bir müddet bekliyoruz. Bağlantı kurulduktan sonra oldukça sade tasarlanmış bir anamenü ile karşılaşıyoruz. Ana menümüzde Single Player, Multiplayer ve View EULA seçenekleri mevcut.
SINGLE PLAYER: Bu modda New game, Load Game, Intel, Trophies ve Options seçenekleri bulunuyor. Ancak oyuna henüz yeni başlıyorsanız, sadece New Game ve Options seçeneklerini göreceksiniz.
New Game: Oyunun hikaye moduna hızlı bir şekilde giriş yapabiliyoruz. Hikaye moduna başlamadan önce, zorluk seviyesine göre, Casual, Normal, Diffucult ve Superhuman seçeneklerinden dilediğimizi seçebiliyoruz. Eğer oyunu ilk kez oynuyorsanız, Superhuman seçeneğinin olmadığını göreceksiniz. Bu seçenek oyunu birkez bitirip yeni bir oyun başlattığınız zaman karşınıza çıkacak.
Load Game: Yeni bir oyun başlatmadan, oyunun dilediğimiz bölümünden başlayabiliyoruz.
Intel: Wapons And Grenades, Enemies ve Staten Island gibi sekiz farklı seçeneğin bulunduğu listede, silahlar, bombalar ve haritalar hakkında birçok dökümana ulaşabiliyoruz. Bu dökümanları oyun esnasında sağdan soldan topluyoruz.
Trophies: Oyunda kazanılan tüm kupaları bu şeçenek altında görebiliyoruz. Toplamda 25 farklı Trophy mevcut. Her bir Trophy simgesi altında, oyunun hangi aşamalarında bu kupaları kazanacağımız yazıyor.
Options: Single Player ile ilgili tüm ayarlar bu seçenek altında barndırılıyor. Audio Options seçeneği ile, efekt, müzik, dialog ve altyazı ayarlarını, Control Options seçeneği ile bakış açıları ve hassasiyet ayarlarnı, View Controls seçeneği ile mevcut kontrol dizilimini ve View Credits ile yapımcı bilgilerine bakıp gerekli işlemleri yapabiliyoruz.
PS Vita'nın ön dokunmatik ekranını kullanarak birçok işlemi aynı anda yapabilmek mümkün. Mesela bomba atacağımız zaman ekranda yer alan bomba simgesini, parmağımızla düşmanın üzerine doğru sürükleyip bıraktığımızda, bombayı doğru bir atışla düşmanın üzerine gönderebiliyoruz. Yine PS Vita'nın ön dokunmatik ekranını kullanarak bazı silahların bomba atmasını sağlayabiliyor veya Mule silahının napalm arbaletini, Auger silahının burgu zırhını ve Hunter silahının avcı robotunu kurup ateş edebiliyoruz. Bu işlemleri yaparak düşmana ciddi zararlar verebiliyoruz.
Silahlardan bahsetmişsen oyunda yer alan silahları da kısaca tanıtalım.
Silahlar
İtfaiyeci Baltası (Fireman's Axe) : Bu keskin alet ile herşeyi kesip bölebilirsiniz.
Kartal Gözü (Bullseye) : Düşmanları işaretlemek için dokunmatik ekranınızı kullanın ve bütün Kartal Gözü atışlarınız hedefe ulaşsın.
Karabina Tüfek (Carbine) : Dokunmatik ekranı kullanarak, Karabina'nın ikincil bomba fırlatıcısını kullanın.
Arbalet (Mule) : Dokunmatik ekranı kullanarak napalm arbaletini kurun ve ciddi zarar vermeye hazır olun.
Burgu (Auger) : L tetik butonuna basarak gizli düşmanların yerini tespit edin ve dokunmatik ekranı kullanarak burgu zırhını kullanın.
Avcı (Hunter) : Dokunmatik ekranı kullanarak bir Avcı Robot uçağını kontrol edin.
Altıgöz (Sixeye) : Bu bombayı yerleştirmek ve patlatmak için dokunmatik ekranı kullanın.
Sw A.R.M : Dokunmatik ekran kullanarak çoklu hedefleri belirleyin. L tetik butonuna basılı tutarak belirli bir hedefe yaklaşın ve Sw A.R.M roketlerinizi gönderin.
Tokmak (Mauler) : Dokunmatik ekranı kullanarak Tokmak'ı Egzoz moduna aln ve düşmanınıza hiç beklemediği bir süpriz yapın.
El Bombaları
Nişangahın gösterdiği yere el bombası fırlatmak için ilgili el bombası simgesine tıklayın ve el bombasını fırlatın. Ek olarak, dokunmatik ekranı kullanarak el bombasını nişangahın üzerine taşıyıp daha düzgün bir atış gerçekleştirebilirsiniz. İki çeşit el bombası vardır.
Parça Tesirli (Grenada) : atıldıktan kısa bir süre sonra patlayan kılasik el bombasıdır.
Kirpi Bomba : Atıldıktan sonra tıpkı bir mayın gibi düşman yaklaşınca patlar.
Oyunda bize Ellie adında bir bayan karakter eşlik ediyor. Bu bayan karakterin oyun esnasında "Nihilistic nasıl bunu görmezden gelir" dediğimiz çok enteresan hareketleri var. Mesela bazı durumlarda bayan karakteri takip etmemiz gerekiyor. O nereye giderse biz de oraya gidiyoruz. Ancak, bayan karakteri sollayıp aksiyon bölgesine ondan önce hareket edersek, aksiyona başladığımızda arkamızda kalan bayan karakter aniden önümüzde doğuyor. Bir nevi ışınlanıyor diyebiliriz. Bir de düşmana saldırırken duvarın arkasına saklamnası gereken bayan karakterimiz, ne hikmetse duvarın önüne doğru kayarak saklanma hareketini yapıyor. Yani düşmana karşı tamamen korunmasız bir şekilde kalıyor. Korunmasız kalsa ne olacak ki? Zaten düşmanın işi onunla değil bizimle.
Yapay zeka konusunda oyun sınıfta kalmış diyebiliriz. Birbirinden bağımsız, amansızca sağa ve sola doğru koşan, nereye gittiğini ve nereye ateş ettiğini bilmeyen, hatta asıl düşmanın kim olduğunu bile bilmeyen bir Chimera yaratıkları ile karşı karşıyayız. Şunu söyleyeyim, böyle yaratıklara karşı oyunun en zor seviyesinde bile kolaylıkla bölüm atlamak mümkün. Oyunun vaadedilen oynama süresi 6-7 saat arasında birşey. Ama oyunu bitirip baştan yeni bir oyuna başladığınızda bu süre 4-5 saate düşebiliyor. Çünkü düşmanlar hep aynı yerde ve hiçbir zaman farklı yerlerde konumlandırılmıyor ve farklı hareketler yapmıyorlar. Bu da sizin onları daha çabuk avlamanızda büyük bir kolaylık sağlıyor.
Yapay zekanın en büyük eksikliği de şu. Düşmanlar sadece ana karakterimiz Tom Riley'i öldürmeye odaklanmış. Yani bizi. Yardımcı karakterimiz bayan Ellie ve beraberindeki askerler düşman ile birebir çatışmaya girdiklerinde ne kadar mermi ve bomba yerlerse yesinler ölmüyorlar. Zaten ana düşman onlar değil, biziz. Bu yüzden yaratıklar onlarla uğraşmak yerine, bizi hedef almış ve bize doğru koşuyorlar.
Oyunun hikayesi bir yerde tıkanıp kalmış hissi uyandırıyor. Birbirini tekrar eden sahneler ve hep aynı yaratıkların karşımıza çıkması, aynı yerde dönüp dolaşıyoruz ama bir türlü sonuca varamıyoruz gibi algılamamızı sağlıyor. Üstelik karımız ve çocuğumuzu kurtarmak adına tek bir dramatik sahne var o da karımızı kendi elimizle öldürmek zorunda kaldığımız sahne. Burayı anlatmayacam. Çünkü belki heyecanınız artarda, oyunu satın alırsınız diye. Keşke daha fazla dramatik sahne olsaymış. Yada en azından hikayeyi biraz daha canlandırsalarmış. Belki ozaman tek kişilik hikaye modu daha sürükleyici olabilirmiş.
Hikaye ve oynanışı aynı anda anlatıp geçtik. Şimdi de oyunun en çok merak edilen ve en çok tercih edilen Multiplayer Modundan bahsedelim.
Resistance: Burning Skies oyunu hikaye modunda yarattığı hayal kırıklığını çoklu oyuncu modunda az da olsa gidermeyi başarmış. Oldukça stabil oynayabildiğimiz Multiplayer modunda, PS Vita'nın çift analoğ çubuğunu oldukça rahat ve hiçbir takılmaya mahruz kalmadan kullanabiliyoruz. Bu çubukları ilk kez bir FPS oyununda test etme şansını yakaladık ve sonuç gerçekten de mükemmel. Bu bize ilerisi için umut veriyor.
Çoklu oyuncu (Multiplayer) modunu Party uygulamasını kullanarak arkadaşlarımız arasında oynamak mümkün. Bunun için; Party uygulamasında bir grup kuruyoruz. Ardından Party Eşleştirme seçeneğini seçiyoruz. Son olarak "Çoklu Oyuncu" seçeneği ile çevirim içi çoklu oyuncu modlarından birini seçerek oyuna başlayabiliyoruz.
Çoklu oyuncu (Multiplayer) modları şu şekilde oluşuyor;
Bütün Modlar (All Modes) : 6 ile 8 kişi arasında oynayabilir. Her maçta yeni haritalar ve yeni mod kombinasyonları sunulur. Oylamayı oyuncular oyun esnasında yapar. Yani şöyle ki; Large Game Multiplayer modunu seçtiğimizde karşımıza iki farklı harita ve iki farklı oyun modu çıkacak. Bu haritalar ve modlar arasından istediğimizi seçerek, o modda oyuna başlayabileceğiz. Seçim yapabilmek için, sol analoğ çubuğunu yukarı aşağı doğru hareket ettirdiğimizde, şeçmek istediğimiz harita veya oyun modu belirgin hale gelecek.
Takım Ölüm Maçı - Büyük (Team Deathmatch Large) : 6 ile 8 kişi arasında oynanabilir. İnsan ve Chimeran takımları ölümüne savaşırlar. Turun sonunda en çok öldürme puanını alan kazanır.
Takım Ölüm Maçı - Küçük (Team Deathmatch Small) : 4 kişiliktir.İnsan ve Chimeran takımları ölümüne savaşırlar. Turun sonunda en çok öldürme puanını alan kazanır.
Ölüm Maçı - Büyük (Deathmatch Large) : 6 ile 8 kişi arasında oynanabilir. İnsan ve Chimeran grupları ölümüne savaşır. Turun sonunda en çok puanı alan oyuncu kazanır.
Ölüm Maçı - Ufak ( Deathmatch Small) : 4 kişiliktir.İnsan ve Chimeran grupları ölümüne savaşır. Turun sonunda en çok puanı alan oyuncu kazanır.
Hayatta Kalma (Survival) : 6 ile 8 kişi arasında oynanabilir. Turun başlangıcında, insan takımı Chimeran takımını alt eder - fakat ölen insanlar, Chimeran takımına katılırlar. Turu kazanmak için gerekli olan süre bitmeden en az bir insan hayatta kalmalıdır.
Multiplayer modunda oynadığımız haritalar hem küçük, hem de yeterli çevre detayları yok. Bazen öyle anlar oluyor ki pusu kurmamız gereken yerde apaçık ortada kalıveriyoruz. Özellikle pusu kurma olayı Survival modunda çok işe yarayacakken, maalesef açıkta kaldığımız için hemen ölüyoruz. Hal böyle olunca da Survival modu daha giriş yapar yapmaz bitiyor. Giriş yaparken oyunun anında bitme olayını da sıklıkla yaşadığımızı söyleyelim.
Multiplayer modunda bizi tatmin eden tek olay, Team Deathmacth Large ve Deathmatch Large oyunlarının hem uzun sürmesi, hem haritaların yeterli seviyede olması, hem de kontrollerin çok seri bir şekilde işliyor olması. Yani birinin diğerinden önce ateş ettiğini ama sonra ateş edenin öldürdüğü gibi durumlar yok. Bu da genel bir lag yaşanmadığını kanıtlar nitelikte.
Çoklu oyuncu modlarında süreler çok az. Benim gördüğüm kadarıyla en uzun süre 10 dakika. Oyun esnasında bu sürenin ne kadar hızlı işlediğinin farkına bile varamıyoruz.
Multiplayer modunda süre ve öldürme sayılarını ekranın sol alt köşesine bakarak görebiliyoruz. Deathmatch modunda ekranın sol alt köşesinde en çok düşman öldüren kuallanıcının rakamları ve kendi öldürdüğümüz düşmanın rakamlarını görebiliyoruz. Bu da oyundaki öldürme isteğini ve arzusunu canlandırıyor. Öldürdüğümüz her düşmandan 100 XP, Asistlerde 25 XP, Buzkill 150 XP ve PayBack 150 XP... şeklinde sıralanıyor.
Peki Ya Grafikler?
Oyuna düşük not vereceksen bunun en başlıca sebebi oyunun grafikleridir. Yayınlanan ekran görüntülerinde tanıtım videolarında vaadedilenlerin aksine, yer yer tırtıklanmış ve kırpılmış grafiklerle karşılaşmak büyük hayal kırıklığı yaratıyor. Karakter tasarımları, çevre tasarımları, iç mekan tasarımları ve Chimera tasarımları göz boyamak yerine oldukça itici görünüyor. Mesela yardımcı karakterimiz bayan Ellie'nin yüzünde hiçbir şekilde mimik yok. Sadece gözlerini kırmıyor ve dudağı oynuyor. Koşarken saçları hiç mi dalgalanmaz? Oldukça soluk ve soğuk bir ifade ile bize bakıyor. Yaratıklar uzakta iken onları seçebilmek pek mümkün değil. Çünkü uzaktaki eşyalar ile yaratıklar neredeyse birbirine karışıyor. Hele karanlık bir ortamdayken ne yolumuzu görebiliyor, ne de yaratıkları görebiliyoruz. Zaten oyunun geneli iç mekanlarda geçtiği için, güneşli bir ortamda PS Vita ekranına bakarak oyunu oynamanın mümkünatı yok.
Aşılması gereken dar kanyonlar, yer altı tünelleri, laboratuar kompleksler ve büyük köprüleri ile New York şehrinin 1951'deki halini tasarlamışlar sözde ama yine de yıkık dökük harabeleri görünce, bir şehirden çok kasabaya benzemiş.
Patlama efektlerine de değinelim. Mesela Parça Tesirli El Bombası'nı düşmana doğru attığımızda patlayıp patlamadığını neredeyse anlamıyoruz. Ufak bir toz bulutu şeklinde, hiçbir ateş püskürmesi olmadan patlıyorlar. Zaten düşmana zarar verdiği konusunda da pek emin değilim. Hele ki bunu Multiplayer modunda daha da çok hissediyoruz.
Resistance: Burning Skies seslendirmeler konusunda da sınıfta kalıyor. Patlama sesleri ve silah seleri PS Vita'nın Sterio Hoparlöründen çıkarken sanki patlamış mısır sesi gibi geliyor. Kulaklık takarak denediğimde de pek etkilendiğimi söyleyemem. Karakter seslendirmelerine diyebileceğim pek fazla birşey yok. Gayet doğal bir şekilde seslendirilmişler. Oyunun en başarılı sesleri ise Sound'larda karşımıza çıkıyor. Yer yer dramatik soundlar ile etkileniyor, aksiyona göre hareketlenen müzikler ile heyecanlanıyoruz.
Genel olarak Resistance: Burning Skies, PS Vita'nın ilk FPS oyunu olması sebebiyle biraz aceleye gelmiş bir yapım gibi görünüyor. Uncharted: Golden Abyss ile büyülendiğimiz grafikleri, böylesine önemli bir yapımda da görmek bizi çok mutlu edecekken, şimdi hayal kırıklığı yaşıyoruz. Tek tesellimiz taşınabilir konsollarda FPS oyunlarının çift analog çubuklarıyla çok rahat oynanması. Resistance: Burning Skies bize bunu kanıtladı. Hikaye biraz sönük kalmış. Tam da Tom Riley'in anlattığı gibi başlayan hikayemiz, daha sonra hikayenin kendini tekrarlamasıyla içinden çıkılmaz bir hale gelmiş.