Pro Evolution Soccer, yani nam-ı diğer PES. Eğer açılış müziğini ilk defa duymuyorsanız büyük ihtimalle Winning Eleven ve PES ile dolu bir döneminiz olmuştur. Son yıllarda eski günlerine dönmeye çalışsa da bir türlü istikrarı yakalayamayan serinin en yeni oyunu PES 2016’da bu hedeften yürüyor ve hatta bunu müziklerinde, tanıtım videolarında ve oyun için pek çok yerde dile getiriyor. Peki 20. yıla özel vurgu yapan PES 2016, futbol severlere neler vadediyor? Gelin hep birlikte görelim.
Öncelikle incelememizi PES 2016’nın PlayStation 4 sürümü üzerinden yaptığımızı belirtelim. Zira oyunun PC sürümü eski nesildeki haliyle benzerlik gösteriyor ve içerik olarak kısıtlamalara gidilmiş. Buna grafiklerden tutun da stadyum sayısına hatta çözünürlük desteğine kadar pek çok şey dahil.
İlk olarak son yıllarda olduğu gibi oyunun Türkçe dil seçeneği ile geldiğini belirtelim. Ama sanırız çeviride bazı yerler atlanmış. Ayrıca oyunda hiçbir lisanslı Türk takımı bulunmuyor. Gerçek Türk futbolcu sayısı da bir elin parmakları kadar. Bir tek A Milli Takım mevcut. Onda da oyuncular lisanssız. İsim seçimlerini neye göre yaptıkları da en azından benim açımdan oldukça merak konusu.
Yine oyunculardan devam edecek olursak her yıl olduğu gibi ilk uğrak noktalardan biri takım kadroları oluyor. Burada her sene olduğu gibi kadroların güncellenmediği gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz. Özellikle bu yaz transfer döneminde futbol piyasası oldukça hareketli dönemler geçirmişken ve pek çok kulüp adeta kabuk değiştirmişken geçtiğimiz sezonun sonundan kalma kadrolarla karşılaşmak oyunun eksi hanesine yazdığımız bir diğer detay.
Tabi söz konusu kupa lisansları olunca PES burada bir adım öne çıkıyor. Avrupa’nın kulüpler düzeyindeki en büyük iki turnuvası olan Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi’nin yanında Copa Libertadores, Copa Sudamericana ve Asya Şampiyonlar Ligi’de oyunda yer alan lisansı organizasyonlar.
Her ne kadar organizasyonlar lisanslı olsa da aynı şeyi takımlar için söyleyemiyoruz. Bazı önemli ülkelerin 2. ligleri de oyunda yer alıyor ama buna karşılık pek çok lisanssız takımla karşı karşıyayız. Zaten yıllardır alışık olduğumuz bu durum PES 2016 adına da önemli bir eksik. Pek çok kulübün logoları ve formaları, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok önemli milli takımın ise oyuncularına kadar her şeyinin lisanssız olması bir futbol sever adına kabul edilemez olsa gerek.
Müzikler konusunda ise farklı tercihler görüyoruz. Benzer tarzda pek çok müzik yerine farklı tarzlardan birer ikişer şarkıya yer verilmiş. Sayı olarak kimilerince yetersiz görülebilecek bu listede kendi tarzlarında başarılı işler yapmış sanatçıları görmek mümkün. Şimdi dilerseniz buradan yavaş yavaş çimlere inelim ve oyun dinamiklerine yakından bakalım.
Uzun yıllardır oynayanlar için kendilerini yeni oyuna adapte etmelerini sağlayacak, yeni başlayanlar içinse oyunun temeline inerek oynanışı kavratacak antrenman modu dolu bir içerikle oyuncuları selamlıyor. Burada oyun alanında ihtiyacınız olan tüm kontrolleri öğrenebileceğiniz ve yeteneklerinizi test edebileceğiniz antrenmanlar mevcut. Neredeyse oyun alanındaki her yerde olduğu gibi antrenmanlarda da yaptığınız başarılı işlerle GP puanı kazanabiliyorsunuz. Daha önce hiç PES serisini oynamamış olsanız bile bu antrenmanları tamamladıktan sonra kendinizi epey yol kat etmiş sayabilirsiniz. Tabi hiçbir antrenman maç atmosferiyle eş değil. Evet, idmanımızı da yaptığımıza göre artık maça çıkmaya hazırız.
Seriyi yakından takip edenlerin bileceği üzere bu sene spiker ve yorumcu kadrosunda değişikliğe gidildi. Bir süredir PES oyunlarının spikerliğini yapan Jim Beglin yorumcu koltuğuna geçerken yeni spiker Peter Drury oldu. İkili arasındaki diyaloglara kulak kesildiğimizde ise yeni repliklerin eklendiğini görüyoruz. PES serisi uzun süredir spiker konusunda geride kalmış ve oyuncular tarafından “ruhsuz spiker” benzeri eleştirilere mağruz kalmıştı. Bu sene ise ikili arasındaki diyaloglar ve maç hakkında yorumlarda daha zengin konuşmalar görüyoruz.
Maç atmosferi ise son oyunlardaki ile benzerlik gösteriyor. Bazen spikerinde konuşmadığı anlarda oyun atmosfer olarak oldukça kısır kalabiliyor. Bu gibi durumlarda Şampiyonlar Ligi maçında olsanız dahi PTT 1. Lig atmosferinde maç yapıyormuş gibi hissediyorsunuz.
Esas merak edilen ve kilit nokta olan oynanışta ise geçen seneye oranla iyileştirmelere gidilmiş. Oyun temposunda artış söz konusu. Geçtiğimiz yıllarda bazen istek dışı gelişen hatalar ve bunlara engel olamama sonucunda yenilen goller oyuncuları çileden çıkarıyordu. Her ne kadar bu durum kökten çözülememiş olsa da oyuncuların bir nebze daha mantıklı hareket ettiğini söyleyebiliriz. Ancak kaleciler konusunda çok büyük bir ilerleme yok. Uzaktan şutlarda bazen ne kadar etkili olsalar da olur olmaz bir topu içeri alabiliyorlar. Ayrıca ikili mücadeleler biraz daha ön plana çıkmış. Kolay bir şekilde rakibinizi geçemiyorsunuz. Boşluk bulduğunuzda koşular yapmalı, rakip kapandığında oyunu açacak paslarla pozisyon aramalısınız. Bu yıl PES’te en dikkat çeken noktanın oynanıştaki bu gelişmeler olduğunu söylesek sanıyoruz yanlış olmaz. Halen ciddi bir PES 2013 oyuncu kitlesi olduğunu düşünürsek belki yeni oyunları PES 2016 olabilir.
Oyun modlarına baktığımızda ise Online Klasmanlar, Dostluk Maçı ve Takım Oyunu Lobileri, Online Müsabaka ve MyClub gibi diğer oyunculara karşı mücadele edebileceğiniz modların yanısıra tek kişilik ilerleyebileceğiniz Ana Lig ve Efsane Ol modları da yine PES’in olmazsa olmazlarından. Şimdi dilerseniz bu modlara ve içeriklerine göz atalım.
İlk olarak Efsane Ol’dan başlayalım. Moda başlarken serinin önceki oyunlarında olduğu gibi detaylı bir karakter oluşturma ekranıyla karşılaşıyoruz. Burada karakterimizi oluşturduktan sonra ise maceramız başlıyor. Efsane Ol’un ana ekranına oldukça fazla bilgi tıkıştırılmış. Neredeyse menülerde dolaşmadan pek çok önemli noktadaki gelişmeleri ana ekranda görebiliyorsunuz. Ama esas olan nokta animasyonlar. Bu konuda bazı eksikler göze çarpıyor. Örneğin serinin önceki oyunlarında deneme maçına çıkma, basın toplantısında kulübe imza atma gibi sunumu zenginleştiren öğeler bulunurken bunların bazıları PES 2016’da bulunmuyor. Bazılarının yerine ise daha basit tutulmuş ara sahneler mevcut. Bu da Efsane Ol modunu biraz ruhsuz kılıyor.
Ana Lig’e geçtiğimizde ise burada da Efsane Ol moduna benzer bir karakter oluşturma ekranıyla karşılaşıyoruz. Tıpkı oyuncumuzda olduğu gibi antrenörümüzünde görünüşüne karar verdikten sonra maceramız başlıyor. Tabi bu sırada giren ara sahne teknik direktörden çok yıldız futbolcu gelmiş izlenimi bırakıyor.
Efsane Ol’daki ana ekranın bir benzeri Ana Lig’de de mevcut. Bu menü tasarımının her ne kadar pek çok bilgi içerse de biraz karmaşık ve göz yorucu olduğunu da belirtmek gerek. Ana Lig’te takım kurmak veya transfer yapmak gibi temel detayların haricinde dilerseniz başka bir takımı çalıştırmayı talep edebiliyorsunuz. Tabi bunun gerçeklemesi için talebinizin kabul edilmesi gerekiyor.
Transfer yaparken de dikkat etmeniz gereken bazı konular mevcut. Oyuncular arasında seçim yaparken sadece özelliklerine göre değil oyun anlayışlarına göre de değerlendirme yapmanız gerekmekte. Oyun anlayışınıza uyan oyunculardan çok daha fazla verim alabilirsiniz. Ayrıca oyuncularınızın antrenman programlarını değiştirerek hangi özelliklerini geliştirmesini istiyorsanız ona yönelik antrenmanlar uygulatabilirsiniz. Ana Lig modunun bu sene de genel çizgisinden pek şaşmadığını söyleyebiliriz. Şimdi dilerseniz online modlara geçiş yapalım.
Dostluk Maçı Lobisi’nde online olarak hazırlık maçları yapabilirken Online Müsabakalar ile rekabeti biraz daha kızıştırabilirsiniz. Online Müsabakalar’da ilk olarak belirli tarihler arasında yapılacak olan turnuvaların bir listesi karşımıza çıkıyor. Buradan yüzlerce oyuncunun katılabildiği turnuvaların saati, katılımcı sayısı gibi bilgileri görüp giriş yapabiliyorsunuz.
Takım Oyunu Lobisi’nde ise 11’e 11 maçlarda dilerseniz karışık, dilerseniz de tek bir oyuncuyu yöneterek maçlar yapmanız mümkün. Ayrıca odalara giriş yaptığınızda diğer oyuncuların istatistikleri, geçen maçlarda oynadıkları mevkide aldığı puanlar gibi bilgilere de ulaşabilirsiniz.
Online Klasmanlar’da lig usülü bir sistem bulunuyor. Her seviye için belirli bir maç sayısı ve toplamanız gereken puanlar mevcut. Bu maç sayısı içerisinde istenilen puana ulaşarak bir üst kategoriye çıkıyorsunuz. Tabi kategoriler ilerledikçe daha yüksek puanlar toplamak ve daha güçlü rakipleri alt etmek gerekiyor.
PES 2016’nın online konusunda vurucu noktası ise MyClub modu. Kendi takımınızı oluşturduğunuz ve geliştirdiğiniz MyClub modunda geçen seneye göre yenilikler mevcut. Seçtiğiniz menajerin oyun anlayışından oyuncularınızın takım kimyasına kadar pek çok etken yine başarıya giden yolda büyük önem arz ediyor. MyClub modu yine temel olarak GP puanı kazan, top aç, çıkan oyuncularla maça çık mantığını koruyor.
Yeni eklenen özelliklerden biri Antrenör Modu. Yani bir futbolcunuzu antrenör yapıyorsunuz ve o mevkide oynayan bir diğer oyuncunuzu bu oyuncu ile eğitebiliyorsunuz. Tabi antrenör yaptığınız oyuncu bu sürede maçlara çıkamıyor. Aslında bunun yerine tıpkı takımın başına menajer atadığımız gibi kondisyoner, kaleci antrenörü vb. isimler atayabilsek çok daha güzel olabilirmiş. Eğitim demişken bir başka yenilik de burada ortaya çıkıyor. PES 2016 ile birlikte MyClub’ta oyuncularınızın özelliklerini geliştirebiliyorsunuz. Maçtaki performansları, antrenörden aldıkları eğitim derken oyuncularınızın özelliklerini arttırmasını sağlayabilirsiniz.
Ayrıca bazı başarımları sağladığınız takdirde karşılığında Yetenek Avcısı ile ödüllendirilebiliyorsunuz. Bu yetenek avcılarından onların yeteneğine göre oyuncu çıkarmanız mümkün. Yani kimileri mevkiye göre oyuncular açarken kimileri belirli kriterlere sahip oyuncular açabiliyor. Ayrıca UEFA Yılın 11’i gibi listeler açıklandığı zaman bunlara göre yetenek avcılarıda yine oyunda yerini alıyor. Tabi her zaman siyah top gelecek diye bir şey yok. Bazen büyük umutlarla harcadığınız 10.000 GP beyaz bir topla hüsrana dönüşebiliyor. İşte bu noktada önemli olan GP puanlarınızı idareli kullanmak. Çünkü oyuncularınızın sözleşmeleri mevcut ve bittiği zaman oynatamıyorsunuz. Onlarla sözleşme yenilemeniz gerekiyor.
MyClub modunda yine bilgisayara karşı mücadele edebileceğiniz etkinlikler olduğu gibi diğer oyuncularla kapışabileceğiniz klasman mücadeleleri bulunuyor. Sıfırdan aldığınız takımı dünya yıldızlarıyla donatmak ve en yüksek klasmanlarda mücadele etmek maharetli ellerinize kalmış.
Sonuç olarak PES 2016 serinin toparlanma sinyalleri veren oyunu olmuş diyebiliriz. Her ne kadar geçmişten süregelen bazı hata ve eksikleri bünyesinde barındırsa da oynanış anlamında bir gelişim söz konusu. Zaten halihazırda çok fazla alternatif olmadığını düşünürsek oyun yine kendi kitlesinden olan oyuncuları toplayacaktır. PES 2016’yı türü sevenlerin denemesini öneriyorum. Herkese iyi oyunlar.