Prime World, son yıllarda alternatiflerin arttığı ve popülerleşen MOBA oyunlarından önemli özelliklerle farklılaşıyor. Hem ileri seviye hem de giriş oyuncuları, bu farklı evrende kendilerine bir yer bulabilir. Burada amaç üç hatlı haritada düşmanları avlayıp sonrasında evlere dağılmak değil. Bu ayrıntılara girmeden önce Prime World’ün büyük bir bölümünü oluşturan fakat tamamı diyemeyeceğimiz MOBA kısmına ve nasıl oynandığına bir bakalım.
Klasik MOBA haritasında amaç yine düşmanın kulelerini ve sonrasında da üssündeki binaları yok etmek vasıtasıyla kazanmaya çalışmaktır. Bu esnada genelde 5’er kişilik takımlarla oynarsınız ve seçmiş olduğunuz karakterler arasında belli bir düzen - takım oyunu yakalamaya çalışırsınız. Takımdaki karakterler kendi aralarında ne kadar uyumla oynar ve yeteneklerini yerinde kullanırlarsa düşman karşısında bir o kadar baskınlık kazanır. Rakip karakterler öldükçe para ve XP kazanan Hero’larınız daha da gelişmeye başlar ve oyun sonunda galibiyet yazısını görürsünüz.
MOBA türü aslında göründüğünden çok daha karmaşıktır, zira sürekli olarak aynı oyun döndüğünden oyuncular pek çok farklı stratejiler geliştirmişlerdir. Nasıl ki bir futbol oyununda veya satrançta pek çok farklı taktik ve strateji bulunuyorsa burada da aynı şey geçerli olmaktadır. Alıp kullanacağınız eşyalardan, pozisyon değiştirmenize, reflekslerinizi hızlı bir biçimde kullanmanızdan takım içi iletişiminize kadar pek çok hareketiniz önem kazanır.
Prime World’ün MOBA kısmını diğerlerinden farklı kılan bir kaç detay bulunuyor. Bu kısım Savaş Alanı olarak adlandırılıyor ve iki farklı krallığın karşı karşıya geldiği bir hikaye üzerinde oturtulmuş. Stratejik noktalardan, geçitlerden, bataklıklardan ve aralara gizlenmiş yaratıklardan oluşan klasik haritada alan kontrolü adında farklı bir özellik bulunmakta. Belirli noktalardaki bayrakları çekerek o alanı takımınız adına çeviriyor ve ana vatanınıza katmış oluyorsunuz. Ana vatan topraklarında savaşmak karakterlerin yeteneklerine eksta bonuslar katmakta. Bu nedenle bu özellik oyunun ileriki noktalarında kritik bir rol oynadığı gibi karakterlerin sadece ana vatan topraklarına ışınlanabilmeleri nedeniyle de ayrı bir önem taşır.
Diğer farklı bir özellik ise ekstradan eklenmiş olan mini oyun. Normalde her yola bir oyuncu gittiğinde iki kişi fazlalık olacağından bunlardan birinin ormanda gelişmesi takımın genel olarak toplayacağı XP puanını daha yüksek tutmaktadır. Yani aynı yolda iki kişi XP’leri paylaşacaklarına farklı yerlerde kasmaları daha avantajlıdır fakat bir kişi ormanda takılsa bile 5. kişi yine bir yola gitmek zorunda kalır. Prime World’de ise bu beşinci kişi isterse ana üsteki mini oyun ile gelişerek (Ki ben de dahil bazı oyuncular bu mini oyundan nefret edebilir) fazladan kazanacakları bazı bonus Scroll’ları toplayabilirler.
Ana oynanıştaki son önemli değişiklik ise tüm kaynakların tek olması. Yani para ve XP ayrımı bulunmuyor Prime World’de. Herşey tek bir kaynak olan Prime’a bağlı. Adam öldürdüğünüzde veya haritadaki yaratıkları kestiğinizde Prime kazanırsınız ve bunları yine daha önceden belirlemiş olduğunuz yetenek setleri üzerinde kullanırsınız. Bu noktada oyun oldukça geniş bir şekilde dallanıyor. Yetenek setleri bir noktada oyunun diğer yarısı olan Kale oynanışıyla alakalı olduğu için biraz da kalemize göz atalım.
Evet burası krallığımızın kalesi ve biz de buranın lorduyuz. Buranın ne işe yaradığına girmeden önce diğer oyunlardan örnek vermemiz gerekirse League of Legends’da maçlarda kazandığınız puanlarla seviye atlayarak 30. seviyeye kadar 30 tane rün, yine seviyelerinizin miktarına göre kabiliyetler seçerek diğer oyunculardan çok daha farklı bir sihirdarla oyuna girersiniz. Yani sizin seçmiş olduğunu aynı sihirdar seviyenizle ve seçeceğiniz büyülerle aynı sihirdarı almış olan oyuncuyla bu şekilde farklılaşır. Bu yapılandırmaları önceden menülerde hazırlayıp oyuna öyle girersiniz.
Dota 2’de ise bu olay tamamen farklıdır. Maça girmeden önce daha önce oynamış olduğunuz hiç bir maçın size etkisi yoktur ve her maç birbirinden bağımsızdır. Seviyeniz ne bir skill kazandırır ne ekstra güç. Her oyuncu maç başında eşittir ve maç bittiğinde herşey orada kalır.
Prime World’de ise kazandığınız Prime puanlarıyla kalenizde geliştirmeler yapabilir, duvarları genişletebilir ve pek çok üretim yapabilirsiniz. Bu kısmı tarayıcı tabanlı oyunlara benzetebiliriz, görselliği dışında. Belli bir binaya pazardan alabileceğiniz hammaddelerle üretim atayıp bu sisteme özgü bir ekonomiyi yürütmek durumundasınız. Bu kısım ayrı bir oyun gibi görülebilir, aynı şehir geliştirir gibi kalenizin nüfusunu, üretim kapasitesini ve görünüşünü geliştirmeye çalışırken Prime Kristalleri üreterek karakterlerinizin yeteneklerini burada geliştirmeye başlıyorsunuz.
Buradaki yetenek çeşiti son derece fazla olduğu için sunulan kişiselleştirme miktarının sınırsız olduğunun farkına varmışsınızdır. Bu kısımda bulunan çeşitlilik uzun bir emekle elde edilebildiği için oyuncuyu bağlayan ve yaptıklarının kalıcı olduğunu hissettiren bir özellik olmuş diyebiliriz. Bu yetenekleri depolamak için bile kale içerisine gerekli binaları inşa etmeniz gerekiyor. Bu yetenekleri yine kale içerisinde geliştirebildiğiniz gibi aynı koleksiyon kartları gibi diğer oyuncularla takas edebiliyor veya ayrı Hero’lara atayarak tüm yetenek sistemini baştan yaratabiliyorsunuz. Her Hero’nun beraberinde getirdiği yetenek seti bu şekilde tamamen değiştirilebiliyor.
Prime World görselliğiyle çok dikkat çekici olmasa da oyuncuları memnun edecek bir yapıya sahip. Özellikle bayrak çekerek bir alanı topraklarınıza kattığınızda çevrenin buna göre değişmesi oldukça hoş tasarlanmış. Diğer efektler ve çevre böylesine renkli bir dünyanın yaratılmasında büyük rol oynuyor. Kale tasarımı ve Hero’ların farklı skinlere sahip olabilmeleri gibi pek çok kişiselleştirme sizi uzuuun bir süre oyalayacak çeşitlilik sunuyor. Bunların sürekli güncellemelerle arttırıldığını da hesaba katarsak bitmek bilmeyen bir içerik bulunuyor Prime World’de.
Şu an için seçilebilir 62 Hero bulunuyor fakat Hero’lar aynı özelliklere sahip iki farklı versiyonuyla karşımıza çıktığı için bunu 31 olarak görebiliriz. Bir Hero’nun aynı özelliklere sahip farklı isimde ve görünüşte karşılığı bulunuyor diğer krallıkta. Bu nedenle Dota 2’deki gibi aynı oyunda birden fazla aynı Hero olmasa da, bu sadece görsellik ve isim farklılığından ibaret olduğu için League of Legends’daki gibi aynı sihirdarı karşı takımdan birinin daha alabileceğini söyleyebiliriz. Bu Hero’lara ayrı ayrı hikayeler yazıldığı gibi hepsine tek tek Türkçe seslendirme yapılmış olması da Türk oyuncular için ekstra güzellik. Ayrıca oyun henüz betada olmasına rağmen menülerinden Quest’lere kadar neredeyse tamamen Türkçeleştirilmiş.
Sonuç olarak Prime World, klasik MOBA oynanışını şık görsellere sahip bir tarayıcı tabanlı şehir geliştirme oyunuyla birleştiriyor ve oyunculara farklı bir alternatif sunuyor. Türkçe desteği, oynanışı değiştiren farklı özellikler ve tamamen özelleştirilebilir Hero’larıyla uzun soluklu oyunculara daha fazla geliştirme sunuyor. Ücretsiz olarak kaydınızı yaptırıp hemen oynayamaya başlayabilirsiniz diyerek farklı bir MOBA oyunu arayan oyuncular için denenmeli diyoruz. Herkese iyi oyunlar.