Bazı geceler zifiri karanlıktır... Gökyüzünde tek bir yıldız dahi gözükmez.. Ve en büyük kabuslarınız bir katran gibi çöker üstünüze...
İşte 1938 yılında geçen White Night, sizi böyle bir geceye davet ediyor.. Nereye gittiğinizin bir önemi yok.. Uçsuz bucaksız yol yaşadığınız kaza sonucu sizi büyük bir malikaneye sürüklüyor. Ee tabi denize düşen yılana sarılır misali can havliyle kendimizi bu malikaneye atıyoruz. Çok geçmeden ters giden birşeyler olduğunu anlasakta kapana kısılan karakterimizin buradaki gizemi çözmekten başka şansı kalmıyor..
White Night sabit kamera açılarına sahip olan bir korku oyunu. Yapımı türün diğer oyunlarından ayıran bariz farklılıkları bulunmakta. Bu farklılıklar hem sunum, hem grafik hemde oynanış anlamında kendini gösteriyor.
Oyunun sunumuna baktığımızda karakterimizin anlatım tarzı öne çıkmış. Tıpkı Sin City filmlerinde olduğu gibi karşılaştığı bu olaya puslu sesiyle yorum yapan ana karakterimiz oyunun bütünlüğünü korumayı başarıyor. Zaten oyunun en sevdiğiniz noktalarından birisi eminim bu olacaktır. Bu başarılı sunumun oyunun sadece belli anlarında karşımıza çıkması ise can sıkıcı.
Diğer yandan oyunun grafik stiline baktığımızda tamamen siyah beyaz bir renk paletinden oluştuğunu görüyoruz. Sadece ışık kaynakları hafif sarı bir ton içeriyor. Sadece siyah ve beyazla bu kadar güzel bir işçilik ortaya çıkacağını tahmin etmek oldukça zor. Çünkü oyundaki detaylara baktığınızda boş duvarlar yerine yapım ekibinin gerekli özeni gösterdiğini görüyorsunuz. Objeleri bir kenara koyun, tablolardaki detay ve oyunun o kendine has tavrı olması gerektiği gibi tasvir edilmiş.
Gelelim oynanışa.. White Night grafiklerde olduğu gibi oynanış anlamında da oldukça sade bir yapım. Oyunun ana dinamikleri dışında kafanızı yormanızı gerektirecek çok fazla detay bulunmuyor. Korku ve merak unsuru iyi bir şekilde dengelenmiş ama işleyişe baktığımızda bu durum bazı sıkıntıları da beraberinde getiriyor.
Oyun bazı ufak ışık kaynakları dışında tamamen karanlık bir atmosfere sahip. Bu karanlık atmosferde hayatta kalmak için oyun alanındaki kibritleri bulmalı ve bu ufak ışık kaynağı sayesinde olayın perde arkasında yaşananları aydınlatmanız gerekiyor. Oyun başladığı andan itibaren aynı mekanlarda volta atmaya başlıyor ve oyun alanındaki ipuçları sayesinde ilerleyişi sağlıyorsunuz. Etrafı inceleme, anahtar bulma gibi detaylar mevcut. Bu detayları bulmak içinse ışık kaynakları önemli bir yere sahip. Bu nedenle elinizdeki kibrit kadar lamba, şöine gibi unsurlarda oldukça önemli bir yer teşkil ediyor.
İşte oyundaki çıkmaz sokak burada kendini göstermiş.Eğer elinizdeki kibritleri idareli bir şekilde kullanıp ilerleyişi zamanında sağlayamazsanız kibritiniz bitiyor ve oyun içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Oyunu kapatıp açtığınızda birkaç kibrit takviyesi yapılsa da bu durum biraz can sıkıcı hale gelmiş. Çünkü kibritiniz olmadan hayatta kalmanız imkansız. Karakteriniz oyun alanındaki ufak süprizlere yakalandığında ya da kısa bir süre zifiri karanlıkta kaldığında kafayı yemeye başlıyor. Ayrıca oyunun bazı anlarında sabit kameradan kaynaklanan kontrol zorlukları da baş gösteriyor. Heleki klave ile oynuyorsanız.
Sonuç olarak White Night sade yapısına rağmen zaman zaman korkutmayı başaran bir yapım. Ama daha da önemlisi merak unsuru oyunun daha ilk anından sizi yakalıyor. Farklı sunum ve noir atmosferi de oyunun artıları arasında yer alıyor. Kısacası kontrol zorlukları ya da oyun dinamiğinden kaynaklanan bazı aksaklıklara rağmen türü seven oyuncuları tatmin edecek bir yapıya sahip. Siyah ve beyazın ahengine sahip olan White Night genel olarak bizden 7 alıyor.