Grid, 5 sene önce çıktığında bir yarış oyunu olarak gereken her şeyi yerine getirmişti. Üstün grafikler, bağımlılık yapıcı bir oynanış ve zengin oyun modlarıyla yediden yetmişe her yarış tutkununun favorisi olmayı başarmıştı. Yarış oyunu fabrikası Codemasters, bu 5 senede epey yoğundu aslına bakarsanız. Dirt serisi ve F1 ile elini devamlı hamurda tutan Cody, sonunda Grid 2’yi de padoktan çıkardı. Yeni nesilin ayak ucumuzda olduğu şu günlerde, Grid 2’nin performansı da merak konusu hâliyle. E o zaman şoför koltuğuna oturalım ve bir test sürüşüne çıkalım.
Toplamda 70’ten fazla aracın bulunduğu Grid 2’de araç modellemeleri tek kelimeyle şahane görünüyor. BMW’lardan tutun Chevrolet’lere Ford Focus’tan Bugatti’lere kadar geniş bir marka yelpazesine sahip olan Grid 2 için Codemasters, yarış tutkunlarının en favori araçlarını bir araya getirmeye çalışmış. Tüm görkemleriyle bu sıcak tekerleri piste indirdiğimizde ise araçlarımız daha da parlıyor. taa kiiii ilk virajı alamayıp barikatlara toslayana kadar. Grid 2’deki iyi yedirilmiş hasar sistemi, son zamanlarda gördüklerimizin en iyisi. Aracınızın aldığın kazalar doğrultusunda önünüzde bir hurda yığınına dönüşmesi ve akabinde bu alınan hasarların aracınızın performansını da etkilemesi, yapıma gerçekçilik konusunda hem somut hem de soyut anlamlar kazandırıyor.
Grid 2 pist konusunda da oldukça cömert. Amerika, Asya ve Avrupa’nın en bilindik pistleri oyuna aktarılmış ve detay konusunda üzerinde epey çalışıldığı çok belli oluyor. Paris pistinin ışıl ışıl hâli, Miami pistinde güneşin kaputunuza yansıması veya Chicago pistindeki devasa binalar. Grid 2’deki pistler özene bözene yaratılmış ve sürüş keyfinize pozitif keyif katıyorlar. Grafiksel olarak günümüz nesline son çıkan yarış oyunlarından biri olmasına ve yapımın PS3 ve Xbox 360’a da port edilmesine rağmen oyunun PC’de yeni nesil gibi göründüğünü rahatça söyleyebiliriz. Işıklandırmalar, kaplamalar, gölgelendirmeler ve AA seviyesiyle, Grid 2’nin PC sürümü çok ama çok canlı duruyor. Frame rate sorunu olmaması da oyunun sorunsuz bir optimizasyon sürecinden geçtiğini kanıtlıyor.
Grid 2’nin simulasyon barının daha aşağılarda kaldığını söylemiştik, o yüzden oyunda özelleştirme seçenekleri de minimum seviyede bırakılmış. Yapımda etkinlikler boyunca açağınız araçlar ile garajınız şenlenecek bir bakmışsınız her pist için uygun olan araca sahipsiniz. Fakat gel gelelim bunların ancak görünüşlerine ufak müdahaleler de bulunabiliyorsunuz. Hala Underground tarzında geniş çaplı bir modifikasyon yelpazesi bekleyenler maalesef burada da hayal kırıklığına uğruyor.
Evet, gelelim şimdi Grid 2’nin çok konuşulan kamera seçeneklerinden kokpit görünüşüne. Maalesef, kokpit kamerası oyuna eklenmemiş. Yarış oyunlarının içine kapılmayı ve özellikle güzel bir direksiyon setiyle kapışmayı sevenler için oldukça kötü bir durum. Hele ki çok az sayıda çıkan başarılı yarış oyunlarında bu seçeneğin olmasına kesin gözüyle baktığımız halde. Yine de birkaç mod yapımcısı, bu konuya el atmış ve yapımın PC sürümüne kokpit kamera seçeneği eklemişler. Tamam, mükemmel bir işçilik yok ama birincil görüş açısıyla yarışmayı sevenler göz atabilir.
Grid 2’de zengin bir müzik listesi bulunmakta. Ancak bunları yarışırken dinler misiniz, orası meçhul. Her ne kadar Arcade oynanış baz alınsa da EA Sports’un Need for Speed için yaptığı gibi popüler gruplarla anlaşmamış Codemasters, hem de oldukça uygun bir içeriğe sahip olmasına rağmen. Bunun yerine oldukça sıradan aynı rutinde ilerleyen parçalar dönüyor devamlı arka planda. Fakat oyun içi seslere göz attığımızda burada iyi bir işçilik görüyoruz. Oyunun ses departmanı çoğu Codemasters oyununda olduğu gibi bu konuda gerekeni yerine getiriyor. Motorunuzun gücünü sonuna dek hissettiren yapım, kaza anlarında, drift anlarında ve frenlerde etkileyici ses efektlerine imza atıyor.
Kariyer ilerleyişimizi bize yansıtan spikerin bize seçtiğimiz lakapla seslenişi oyuna canlılık getirmeyi başarırken, etkinliklerin açıklanması ve yarış anındaki anonslar da yapımın ses departmanı konusunda yaptığı en iyi çalışmalar olarak gün yüzüne çıkıyor.
Grid 2’de Simulasyon ve Arcade dengesine baktığımızda, firmanın Arcade’e öncekinden de daha fazla ağırlık verdiğini görüyoruz. Yeni sürüş sistemi sayesinde aracınızın hızını gerçekten hissediyor ve gazı körükleme konusunda eskisine nazaran daha az çekiniyorsunuz. Drift’in oldukça önemli bir rol oynadığı yapımda, zaman harcadıkça virajları nasıl ve hangi yönden alacağınız konusunda bir fikir yürütmeye başlıyorsunuz. Her ne kadar altınızdaki araç, güçlü çevik ve de akıcı gibi görünse de, hızlı girdiğiniz bir virajı alamadığınızda barikatları öpmeniz de kaçınılmaz oluyor. Fakat akabinde Codemasters’ın orjinal Grid ile birlikte getirdiği flashback özelliğini kullanarak hatanızı belirli sayıda telafi etme şansına sahipsiniz. Tek bir tuşla kazayı telafi etmek. Keşke hayat da böyle olsa, değil mi?
Grid 2’deki World Series Racing adlı kariyer modunun diğer gördüklerimizden en büyük farkı en başından itibaren sizi acemi biri yerine popüler bir yüz olarak karşılaması. Bu modda yapmanız gereken tüm dünyayı gezerek çeşitli yarış ve mücadelelerde liderlik koltuğuna oturmak ve daha fazla insanın ilgisini üzerinize çekmek. Bunu yaparken hayran sayınızı arttırıyor, sponsorluklar alıyor ve yeni etkinliklerin kilidini açıyorsunuz. Etkinlikler arasında belirli bir zaman süresince aracınız ile dayanıp birinciliği kovaladığınız Endurance, yeni araçların kilidini açmaya çalıştığınız özel tur tabanlı yarışlar ve benim en çok hoşuma giden ise jeepleri kaza yapmadan üst üste geçerek puan toplamaya çalıştığınız Overtake. Her yeni yarış yeni etkinliklere açıldığından, ve çok sayıdaki pist seçeneği sayesinde hiçbir yarış neredeyse kendini tekrarlamıyor. Bunun üzerine bir de dinamik olarak pistin gidişatını değiştiren LiveRoutes’u ve agresif yapay zekayı da eklediğinizde, her yarış bambaşka bir deneyim ve eğlenceye dönüşebiliyor.
Grid 2’nin kariyer modundan sıkıldığınız anda multiplayer arenasına yelken açabilirsiniz. Çeşitli yarış modlarından birini seçerek mücadeleye başladığınız online arenada oyuncuların acımasız olduklarını ve flashback yapma gibi bir seçeneğinizin olmadığını hatırlatalıjm. Kariyer modunda yapıma ısındıktan sonra multiplayer’a göz atmanız ruhu sağlığınız açısından çok daha iyi olacaktır zirâ, kendi adıma söylemek gerekirse burada epey rakip oyuncular epey hırpalayabiliyorlar. Online yarışlarda kazandığınız sanal paralarla yeni araçlar alabilir ve çeşitli özelleştirmeler üzerine yoğunlaşarak size özgün aracı oluşturabilirsiniz.. Ayrıca online mod demişken yapımın liderlik sıralamalarının güncel bir şekilde size aktarıldığı RaceNet de son zamanlardaki popüler yarış oyunlarında gördüğümüz Autolog veya Rivals sistemlerine benzer bir biçimde çalışarak sizlere raporlarını hiç eksik etmiyor sağolsun.